Abdülhalîm Halîmî
Ahîzâdeمدرسة الشيخ حمد الله في الأقلام الستة
نبذة عن الفنان
Kazasker Ahîzâde Mehmed Efendi’nin oğlu olarak İstanbul’da doğdu. Şeyhülislâm Ebûssuud Efendi’den tahsîl-i ilimle müderris olarak sırasıyla İbrâhim Paşa, Kasım Paşa, Yeni Alî Paşa, Şâh Sultan, Hasekî Sultan, Sahn-ı Semân, Şehzâde ve Nur-bânû Vâlide Sultan medreselerinde görev aldı. Silsilesini tamamladıktan sonra Bursa Kadısı olarak ilmiye sınıfına alındı. Daha sonra sırasıyla Edirne ve İstanbul Kadısı olup 1597 ve 1599 yıllarında iki defa Anadolu Kazaskerliği'ne tayin edildiyse de, devrin kargaşa ortamı içinde uzun süre görev yapma şansı bulamadı. 1601’de getirildiği Rumeli Kazaskerliği’nden de, iki sene sonra ayrılmak zorunda kaldı. Bir seneye yakın müddet mazul kaldıktan sonra H. 14 Muharrem 1013/M. 12 Haziran 1604 tarihinde şîr-pençeden vefât etti. Evinin karşısında bulunan Çukur Medrese’nin yanına yaptırmış olduğu türbede medfundur.
الأساتذة
Ketebe.org İsmail Orman
Asrın fudâlâsından olan Ahîzâde Abdülhalîm Halîmî Efendi’nin Muhtasârü’d-Dürer ve’l-Gurer adlı eseri vardır. Ayrıca Şerh-i Miftâh’a ta’likat, Hidâye’ye şerh yazmış olup el-Eşbâh ve’n-Nezâ’ir ve Câmi’u’l-fusûleyn adlı eserlere de hâşiyeler yazmıştır. Şevâhidü’n-nübüvvet’i de tercüme etmiş olup kendi yazdığı nüshâsı Süleymaniye Kütüphânesi’ndedir(Fâtih, nr. 4275, 523 varak).
Nakşibendi Târikatı’nın müntesiblerinden ve “Halîmî” mahlâslı şairlerden idi. Ayrıca çiçek ve bilhassa lâle yetiştirmeye meraklı olduğu ve bazı yeni lâle türleri de elde ettiği nakledilmektedir.
Pîr Mehmed Dede’den öğrendiği sülüs ve nesih hatlarında mâhir bir hattat olan Ahîzâde Abdülhalîm Halîmî Efendi’nin, bu yazılarla tertiplediği vakfiyeler ile şer‘î hüccet ve temessüklerin halefleri tarafından örnek alındığı bilinmektedir.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Pederi Anadolu’dan ma’zûlen intikâl-i beka eylemiştir ki, onlar dahi Ahîzâde demekle şöhret-dâde olduğu Târîh-i Temîmî’de mezkûrdur. Ceddi kuzâttandır. Zeyl-i Şakayık kavlince pederi ve Hülâsa-i Muhibbi takriri üzere kendileri Muhaşşî Sa’dî Çelebi’nin dâmâdzâdesidir. Fuzalâ-yı asrından olup reh-revân-ı ashâb-ı nisbet-i Nakşbendân idi. Zamîme-i kemâlleri olmak için hüsn-i hatt-ı sülüs ü neshte Şükrî Halîfezâde Pir Mehmed Dede’den temeşşuk ve akranına bu cihetle dahi tefevvuk
eylemişti. Tekrâr Anadolu, sonra sadr-ı Rûmeli ma’zûlü iken şîr-pençeden şikeste-mizâc olup elli yaşında iken Muharremü’l-harâm’da azm-i dârü’s-selâm ve Sultân Selim kurbünde sa’âdethânesi mukabilinde birâderi Şeyhü’l-islâm Hüdâyî Hüseyn eş-şehîdin medresesi ittisalinde cenîne-i mahsûsada mütevârî-i hâk-i pâk oldu. Dâr-ı bekaya irtihâline “İrtehale’l-ulûmu bi-abdi’l-Halîm” (1013) fıkrası ve Hâşimî’nin “Cinân ola Ahîzâde Efendinin câyı” (1013) mısra’ı ve Sâlikî nâm şâ’irin “Kıldı azm-i adem Ahîzâde” (1013) mısra’ı târih vâki’ olmuştur. Âsâr-ı ilmiyyelerinden Hidâye Haşiyesi ve sâ’ir kütüb-i fünuna ta’lîkât ve Molla Câmî’nin Şevâhidü’n-Nübüvve Tercümesi olup Sânihât-ı Tâlivî’de eş’ârı vardır.