عبد الله الصيرفي
الصور
نبذة عن الفنان
Tebriz sarraflarından Hâce Mahmud’un oğlu olup orada doğdu. Tahsili ve hayatı hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Tebriz’de vefât ederek Serendib Mezarlığı’na defnedilmiş olup vefâtı hakkında H. 745/M. 1345-1346 tarihine işâret edilmektedir. Aklâm-ı sitteyi, Yâkut el-Müstasımî’nin talebelerinden, devrin en önemli celî üstâdı olan Seyyid Haydâr Künde-nüvis’ten öğrenmiş olduğu kabul edilir. Öte yandan Yâkut’tan ders almış olduğunu iddia edenler de vardır. Tebriz’deki İmâret-i Üstâd u Şâkird ve Dımaşkıyye Medresesi'nin inşâ kitâbeleri ile iç mekânlarındaki tezyînî yazılar ona aittir. 36 Kur‘ân-ı Kerîm yazmış olup bunlardan birer tanesi bugün Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, Topkapı Sarayı, Tahran’da Kütüphâne-i Saltanatî, Meşhed’de Kütüphâne-i Rızâvî ve Dublin’de Chester Beatty Library’dedir. Kütüphâne-i Rızâvî’de bulunan Risâle der Kavâ‘id-i Hatt-ı Sülüs adlı eserinde de, mâhir olduğu sülüs hattının ka’idelerini anlatmıştır.
الأساتذة
التلامذة
Ketebe.org İsmail Orman
Talebeleri arasında bulunan Hayreddin Mar‘aşî ve Şeyh Hamdullah nedeniyle Osmanlı hat sanatını dolaylı olarak etkilemiş olan Abdullah Sayrâfî’nin, özellikle Şeyh Hamdullah’ın erken devir yazılarında büyük bir etkisi görülmektedir. Ayrıca Horasan hattatlarının silsilesi de onunla başlatılmaktadır.
Kaynakça
Menâkıb-ı Hünerverân, ss. 18, 19, 74; Gülzâr-ı Savâb, s. 44; Devhatü’l-küttâb, s. 82; Tuhfe-i Hattâtîn, s. 287; DİA, I, s. 132.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Bağdâdî’dir. Seyyid Haydar-ı Künde-nüvîs’e enîs ü celîs ve ta'limleriyle tahsîl-i hüsn-i hatt-ı nefis edip kendilerin dahi telâhuk-ı efkâr tarîkiyle tasarruf u intikâdları vardır ki, hüsn-i hat bunların ta’rîb ü talimleriyle zînet-yâb-ı nemat olduğu menkûldür.
Beyt:
Ân ki verzed sayrafî-i akl her harf ez-hateş
Rişte-i dürrîst k’ân-râ cevher-i cân-kıymetest
Kendi hatlarıyla İstanbul’da mushaf-ı müstetâb vardır. Hünerverân-ı Â'lî’de Sultân Hüseyn Baykara’nın Herât’ta binâ eylediği Medrese-i Mîrzâ’nın senâsında olduğu esnâda tâkına dâ’iren-mâdâr Kur’ân-ı Kerîm’i Sayrafi-i mezbûr yazmıştır, dediği dokuz yüz târihi hudûdunda olmasını iktizâ eder. Lâkin bu fakir âsâr-ı kıta’atından “hatt-ı âlî” (720) târihiyle bir kıt’asını ziyaret eyledim. Üstâd-ı âgâh Şeyh Hamdullâh -aleyhi-rahmetullâh- cenâbları bunların hutût-ı ra’nâsına taklîd eyledikleri ma’rûftur. Lâkin mülâkatlarına târih müsâ’id olmadığı zahirdir, meğer ki müte’addid ola.