Ahmet Süreyya Saltuk
الصور
Ketebe.org Mehmet Memiş
Hasan Rızâ Efendi’nin üç çocuğundan biridir. Rıza Efendi dîvânında H. 3 Muharrem 1309 (9 Ağustos 1891) de dünyaya gelen oğlu Ahmed Süreyyâ’nın doğumuna bir târih manzumesi yazmıştır. Oğlunun akıllı, uzun ömürlü ve itaatkar olması için Allah’a yalvardığı, onu Allah’ın bir lütfu olarak nitelendirdiği manzumesi şöyledir:
Tāríĥ-i Vilādet
Bu güneh-kāra virdiñ bir evlād
‘İlmiñ vir ‘āmil eyle Ĥudāyā
Şer‘-i şerífe eylesün ĥidmet
Anıñla eyle ķadrini bālā
Tūl-i ‘ömr ile eyle mu‘ammer
Olsun ilāhí ‘āķil ü dānā
Tevfíķiñe ķıl hem anı mazhar
Ef‘ālin eyle a‘lādan a‘lā
Mevlūdına di ey Rıżā tāríĥ
Tuhfe-i ilāhiyye Ahmed Süreyyā
3 Muharrem 1309
TC Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan, 21 Şubat 1325 (6 Mart 1910) tarihli terceme-i hal varakasında kayıtlı bilgilere göre; Süreyya Efendi, Mûsîka-i Hümâyûn imamı ve hüsn-i hat muallimi Hasan Rıza Efendi’nin oğludur. 3 Muharrem 1309 (9 Ağustos 1891) tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Mekteb-i ibtidâîden sonra, Fındıklı’da bulunan Şemsü’l-Mekâtib adlı Rüşdiye Mektebinden mezun olmuş, 19 Temmuz 1321 (1 Ağustos 1905) tarihli diplomayı almaya hak kazanmıştır. Arapça ve Farsçaya da vakıf olan Süreyya Efendi, 27 Rebîulevvel 1324 (21 Mayıs 1906) tarihinde Dîvân-ı Hümayûn Mühimme Kalemine mülazemetle göreve başlamıştır. Aynı belgede, hakkında Divan Dairesi Müdüriyetinden yazılan mülahazaya istinaden, kendisinin hüsn-i hat sahibi, iyi huylu ve vazifesini ifada üstün olduğu zikredilerek, dörtyüz kuruş maaşla dördüncü sınıf rütbesi verildiği belirtilmiştir.
Süreyya Bey’in, Sırât-ı Mustakîm Dergisi’nin 14 Muharrem 1329 (15 Ocak 1911) tarihli 174. sayısında yayınlanan “Osmanlılar’ da Sanayi-i Nefîse, Ezcümle Hutût-u Bedîâ” başlıklı yazısının imza kısmında, “Dârü’l-Fünûn Edebiyat Şu’besi mezunlarından ve hutut-u İslâmiye mensublarından Ahmed Süreyya” ifadeleri yer almaktadır ki, bu da onun bu tarihten önce Dârü’l-Fünûndan mezun olduğunu göstermektedir. Bahsedilen belgedeki malumatla bu bilgiler birleştirilirse, Ahmed Süreyya Bey’in Dîvân-ı Hümayûn’daki vazifesine devam ettiği yıllarda, aynı zamanda Dârü’l-Fünûn Edebiyat Şu’besi’ndeki eğitimini de sürdürdüğü anlaşılır. Ahmed Süreyya Bey, hat eğitimini babasından aldı. Süheyl Ünver, hala-zâdem dediği Süreyya Bey için, “babasından yazı dersi ala ala hattat oldu” ifadesini kullanır.
Ayrıca babasının ünlü bir hattat olması ve dönemin önde gelen hattatlarıyla olan yakın münasebeti, Süreyya Bey’in böyle bir sanat muhitinde yetişmesine vesile oldu. Zaman zaman babasıyla birlikte ziyaretine gittikleri Sâmi Efendi’den ve sıklıkla Hasan Rıza Efendiyi ziyarete gelen Nazif Bey den de istifade etti.Harf inkılâbına kadar Bâbıâli’de hattatlık yapan Süreyya Bey’in Yeni Yazı Atelyesi başlığıyla hazırladığı bir tanıtım kartından, bu işi yeni alfabe ile yaptığı işlerle birlikte harf inkılabından sonrada sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Sonrasında emekli oluncaya kadar liselerde edebiyat öğretmenliği vazifesinde bulundu. Görev yaptığı okullardan biri de Haydarpaşa Lisesi’dir. 01 Eylül 1969 Pazartesi günü vefat etti. Ertesi gün öğle namazını müteakip, Şişli Câmiinde kılınan cenaze namazından sonra, babası Hasan Rıza Efendi’nin Rumeli Hisarı Kabristanındaki kabrinin yanına defnedildi.