Ensercizâde Ahmed Hâmid Efendi
مدرسة الحافظ عثمان في الأقلام الستة
نبذة عن الفنان
Eyüp Sultan Cami müezzinlerinden Nazifzâde Mustafa Efendi'nin oğlu olarak Eyüp'te doğdu. Eğitimi esnâsında Eğrikapılı Mehmed Râsim Efendi'den aklâm-ı sitte meşkererek icâzet aldı. Ayrıca ta'lik dersleri de almışsa da, hocası hakkında bir bilgi yoktur. "Kaleminde sür'at ve kesret-i kitâbet sahibi hoş-nüvislerden" olduğu nakledilen Ahmed Hâmid Efendi, bir müddet Mehmed Râkım Paşa'nın mühürdârlık hizmetinde bulunduktan sonra muhtelif kitâbet hizmetlerinde görevlendirilmiştir. H. 5 Zi'l-hicce 1181/M. 23 Nisan 1768 tarihinde vefât etmiş ve Eyüp Sultan Cami civârına defnedilmiştir.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Ebû Eyyûb-i Ensârî(aleyhi rıdvânu’l-bârî) civarı mevlid-i meymenet-medârıdır. Âti’z-zikr Türbedâr Osman Efendi’nin birâderzâdesidir. Pederi “muhtec” (1130) târihinde zîr-i lihâf-ı türâbda hufte-i hafi olup ve ceddi Ebî Eyyûb-i Ensârî Türbedârı İbn Mismârî Şeyh İsma’il dahi, hâ’ileri olan Şeyh Abdülganî-i Gülşenî gibi ser-mü’ezzinân-ı câmi’-i kebîr iken “dervîş-i rahmet” (1168) târihinde mahfil-i cennette ikâmet eyledi.
Kendileri hüsn-i hatt-ı sülüs ü neshi Eğrikapılı nâmdaş-ı Ebi’l-Kâsım Hâce Mehmed Râsim Efendi’nin pîş-i pîş-tahta-i talimlerinde zânû-zede-i bezm-i temeşşuk ve hürde ta'liki dahi ta’alluk edip hoş-nüvîs-i zamân ve hoş-rakam-ı akran olmuştur. Kaleminde sür’at ve kesret-i kitâbet sâhibi idi. Mukaddema Râkım el-Hâc Mehmed Paşa’nın mührdârı iken paşa-yı mezbûr defterî-i şıkk-ı evvel azlinden sonra bunlar rîş-âver vü inzivâ-perver olup çok geçmeden Zi’l-hicce’nin beşinci isneyn gecesi intikâl-i beka ve hem-civâr-ı alem-dâr-ı Hatemü’l-enbiyâ(aleyhi’t-tahâyâ) olduğuna bu mısra’ târihtir:
Şefâ’at ide Ahmed-i Hâmid’e bâkîde yâ Allâh (1181)
Bu güftâr o hoş-reftârın zâde-i tab’-ı bihîn-i âsârıdır.
Şi’r:
Hatt-ı şeb-guru gelürse ruhma dil-dârun
Sünbülin seyr iderüz bu sene biz gül-zârun
Doğrısı ey dil-i şeydâ eğer incinse dahi
Çekemem çille-i hicrin o perî-ruhsârun
Lükneti olsa da hanende cüvânun ne güzel
Çi çi bülbüldür olur nağmeleri tekrârun
Çünki dil-şîfte-i zülfisin ol meh-rûyun
Hâmidâ olsa perîşân ne aceb güftârun