Hâkkakzâde Osman Zeki Bey
مدرسة الحافظ عثمان في الأقلام الستة
الصور
نبذة عن الفنان
Meşâhir-i hattâtînden Hâkkâkzâde Mustafa Hilmî Efendi’nin oğlu olarak İstanbul’da doğdu. Babasından sülüs, nesih ve sâ’ir aklâmı meşkettiği gibi, husûsî sûrette fenn-i hâkkâkî öğrendi. Babasının vefatından sonra bir müddet matba’acılıkla meşgul oldu. H. 1275/M. 1859 senesinde Enderûn-ı Hümâyûn’a girerek, fevkalade bir tahsîl ve terbiye şansı buldu.
Enderûn-ı Hümâyûn’daki tahsîlini tamamladıktan sonra Şehzâde Sultan Abdülhamîd’in hizmetiyle çerâğ edilip şehzâdenin H. 1293/M. 1876 senesindeki cülûsunda kurenây-ı sânî oldu. Rütbesi tedrîcen ferîk ve bilâhare bâlâya terfi’ etti. Hüsn-i hizmeti ile sultanın takdîrini kazanmakla, Hamdî Paşa’nın vefâtında ser-kurenây-ı şehriyârî nasbolundu. Bu hâl üzere iken H. 1 Safer 1308/M. 16 Eylül 1890 tarihinde vefât etti. Divanyolu’nda Sultan Mahmud Hân-ı Sânî Türbesi bahçesine defnedildi.
الأقارب
الأساتذة
Ketebe.org İsmail Orman
Konağının bulunduğu Osmanbey semtine nâmını yâdigâr bırakmış olan Osman Zekî Bey, Sultan Abdülhamîd zamanının mümtâz ricâlinden idi. Bir rivayete göre Hac vazifesini eda etmek için yaptğı yolculuk esnasında, camilerde rahlelere zincirlenmiş veya dolaplara kitlenmiş mushaf-ı şerifleri görmekten müte’essir olarak, halkın Kur‘an-ı Kerim’e daha kolay ulaşabilmesi için Matba’a-i Osmaniyye’yi kurmuş, sultanın izniyle Hâfız Osman ve Kayışzâde Osman Nûrî Efendi gibi meşhur hattatların yazdığı mesâhif-i şerîfeyi tab’ettirerek, hat san‘atına ve din hayatına fevkalade hizmette bulunmuştur. Her ne kadar yazısına tesâdüf edilememişse de, Hâkkâkzâde gibi bir üstâd-ı mâhirin taht-ı tedrîsinde yetişmiş olması, kalburüstü hattatlardan olduğunu düşündürmektedir.