حسن چلبى
الصور
نبذة عن الفنان
Çerkez asıllı olup köle olarak meşhur hattat Ahmed Karahisârî’nin hizmetine girmiştir. Üstâdı, hizmetindeki bu gencin yazıya olan muhabbet ve yeteneğini görünce hususi surette meşk vermeye başlamış, kısa zamanda sergilediği kudrete istinaden, icazetiyle beraber özgürlüğünü de vermiştir.
Hatta Ahmed Karahisârî’nin, Ehl-i Hiref Teşkilatı’ndaki mesaisi esnasında vücuda getirdiği eserlere de katkı sağlayan Hasan Çelebi’yi manevî evlâdı addettiği dahi nakledilir. Nitekim Hasan Çelebi de buna istinaden Süleymaniye Cami kitabesine “Hasan bin Ahmed” şeklinde ketebe koymuştur.
Hocasının vefatından sonra Ehl-i Hiref’teki görevini devraldığı anlaşılan Hasan Çelebi, özellikle Mimar Sinan ile yaptığı işbirliği ile Süleymaniye Cami ve Selimiye Cami gibi iki büyük eserin yazılarını yazma şerefine nail olmuştur. Bir hayli yaşlı olduğu halde 1594 yılında vefât ederek Sütlüce’deki İshak Cemâleddîn Dergâhı’nda, hocasının yanına defnedilmiştir.
الأساتذة
Ketebe.org İsmail Orman
Ahmed Karahisârî Ekolü’nün
önde gelen temsilcilerinden biri olan Hasan Çelebi, son zamanlarında özellikle
nesihte Şeyh Hamdullah’ın etkileri görülen kendine mahsus bir şive
geliştirmişse de, mahir olduğu sülüs ve celîsinde, her zaman hocasının izinden
gitmiştir. Öte yandan Süleymaniye Cami’nin yazılarının ona sipariş edilmesi
nedeniyle üstadının müte’essir olduğu, bunun üzerine caminin kubbe içine
nakşedilecek yazıyı, Ahmed Karahisârî’nin eski bir kalıbından iktibas ettiği
nakledilmektedir. Ayrıca Edirne’deki Selimiye Cami’nin kubbe yazılarını tashih
ederken gözüne kaçan kireci, kazara kalemlerini temizlediği su ile yıkamaya
kalkınca görme yetisinin azaldığı ve bunu işiten Sultan 2. Selim’in de kayd-ı
hayat şartı ile kendisine maaş tahsis ettiği nakledilmektedir.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Çerkes’tir. Karahisârî Hattat Ahrned Efendi’nin manzûme-i silk-i mük-i yeminleri iken âzâd ve veled-i ma’nevî ittihâzıyla terbiye vü dil-şâd buyurmuştur. Ve li-hâzâ Süleymâniye Câmi’-i şerîfinin harem kapısı yesârında ruhâni üzere "Hasan bin Karahisârî" diye ketebelerini vakt-i vaz’ında üstadı henüz hayâtta idi. Abd-i fakir dahi ona binâ’en "İbn Ahrned" diye tertîb eyledim. El kıssa: Bir kavide fakat mihrâb âyet-i kerîmesi ve bir rivâyette fakat kubbesi takında olan hatt-ı müsennâ üstâdınındır. Ba’zılar zu’munda dahi Karahisârî merhûm hayâtta iken şâkirdine câmi-i şerifin hutût-ı latîfesini resmle emr olunduğuna inli’âl ü tekeddür edip Hasan-ı ahsen dahi câmi’-i mezbûrun bi’l-cümle celileri hidmetin itmâm ve fakat tâb-hâne derûnunda “Ve yut’imûne’t-ta’âme” âyet-i kerîmesi kaldıkta kemâl-i sıklet-i hidmetinden nâşî çeşm-i latifleri remed-nâk ve sebel-bend olup bi’z-zarûre o âyeti Ahrned Efendi merhûma mürâca’atla tekmil eylemiş olalar. Vâkı’â cümlesinden o kitâbede icrâ-yı mahâret ziyâdedir.
el-Uhdetü ale’r-râvî Edirne’de Sultân Selîm-i halimin binâ-kerdeleri olan câmi’-i şerifin dahi bi’l-cümle hutût-ı münîfesi merkûm Hasan Çelebi merhûmundur. Ba’de’l-elf iki târihinde pîrâne yazdığı bir kıt’ası ziyâret olunmuştur. Elhak vahid ke’l-elf idi. Takriben o târihten sonra rıhlet ve üstâdının kabri kurbünde makbûr oldu.