Nasûh Paşazâde Ömer Efendi
مدرسة الشيخ حمد الله في الأقلام الستة
نبذة عن الفنان
Sadrazâm Dramalı Nasûh Paşa’nın Mîr Şerîf’in kızından olan oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Babasına nisbetle “Nasûh Paşazâde” künyesiyle tanınmıştır. Babasının Sultan 1. Ahmed tarafından katledilmesi üzerine alındığı Enderûn-ı Hümâyûn’da iyi bir tahsîl ve terbiye gördü. Bazı küçük memuriyetlerin ardından Kapıcıbaşıl olup H. 1064/M. 1653 yılında Dîvân-ı Hümâyûn hâcegânlığı ile saraydan çerâğ edildi.
Bir müddet Şam Beylerbeyi Defterdârzâde Mehmed Paşa’nın mâiyetinde bulunduktan sonra nişâncılık hizmetiyle orduy-ı hümâyûna memur edildi. Bu görevde iken Sadrazâm Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa’nın Uyvâr ve ardından Girit seferlerine iştirâk etti. Son seferinde rahatsızlanarak, H. 1076/M. 1666 senesinde vefât ederek, oraya defnedildiği bilinen Ömer Efendi’nin ölüm tarihi için kaynaklarda farklı tarihler de verilmektedir.
Ketebe.org İsmail Orman
Zarif, nüktedân ve misâfirperver bir zât olarak tanınan Nasûh Paşazâde Ömer Efendi’nin konağının, dönemin ileri gelen şâ’ir ve musıkî-şinâslarının uğrak yeri olduğu menkûldür. Nitekim “Ömrî” mahlâsıyla yazdığı eş‘arı bulunmakta olan Ömer Efendi’nin vaktinin tanınmış bestekâr ve hânendelerinden olduğu ve ayrıca musıkî nazariyâtı konusunda da söz sahibi olup yirmi iki bestesinin olduğundan tezkîrelerde bahsediliyorsa da, âsârı günümüze ulaşmamıştır.
Enderûn-ı Hümâyûn’daki tahsîli esnâsında Tophânevî Mahmud Efendi’den sülüs ve nesih hatlarını meşkederek icâzet almış olan Nasûh Paşazâde Ömer Efendi’nin Dîvân-ı Hümâyûn’daki mesâ’îsi esnâsında berâtlardaki tuğraları çektiği mervîdir. Ancak asıl mahâreti mushâf-ı şerîf istinsâhında olup Şeyh Hamdullah tarzında fevkalade nesihle yazmış olduğu H. 1053/H. 1637 tarihli Kur’an-ı Kerîm’i görülmüştür. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi’nde de tarihsiz bir Kur’an-ı Kerîm’i vardır(Y 4694).
Ayrıca mâ’iyetine verilmiş olduğu Defterdârzâde Mehmed Paşa’nın hac emîri olarak Mekke’ye yapacağı ziyârette Kâbe-i Mu‘azzamâ’ya hediye etmek üzere yazmasını istediği En‘âm-ı Şerîf’i vaktinde ikmâl edemeyince, paşa tarafından hapsedilmiş olduğu ve bu şekilde itmâm eylediği eser karşılığında atiyyeye mazhâr olduğu nakledilmektedir.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Pederi sadru’s-sudûr iken şehâdet-yâb olup Şâh Kulu Mezâristânı’nda medfûndur. Vâlidesi ümerâ-yı Kkrâddan Mîr Şeref’in kerîmesidir. Hüsn-i hatt-ı sülüs ü neshi Mahmûd-ı Tophânevî’den temeşşuk ile me’zûn olmuştur. Üstâda bâ’is-i mübâhât olan şâkirdânındandır. Kapıcıbaşı iken Uyvar ve Girid seferlerine hidmet-i tevkfî ile revân olup onda azm-i cinân eylediği bu ebyâttan ma'lûmdur:
Mushaf-ı ömri Ömer ibn-i Nasûh Paşa’nun
Çün tamâm oldı nefes âhir olup vâh meded
Hüsni Şeyhâne iken şeş kaleminde rûhı
Düşdi kürsî-i cesedden beli nâgâh meded
Didi târih kalem hüsn-i hitâmına anun
Yazdı yek mushaf-ı ömre ketebe âh meded (1068)
Ashâb-ı mûsikîden olup nâm-ı nâmîsi tezkire-i hânendegânda mezkûrdur. Ve Ömerî mahlasla şi’ri mecmû’a vü tezkirelerde mastûr olup bu beytler âsârındandır:
Ey felek hâk-i mezelletde kitâbet ehlin
Zîr-i pâ itmede maksûd-ı fu’âdun ne ola
Hükmüne karşu koyup kalem katmadılar
Bu tecâhülle tegâfülde murâdun ne ola
Defterdârzâde Mehmed Paşa emîrü’l-hac iken “el-galib” (1064) târihinde avârız-ı Şâm’ın tahsîl-i emvâli için mîr-i mezbûr me’mûren vardıkta kitâbetine ibtidâ eylediği En’âm-ı Şerif’i paşa-yı merkûma irâ’et ve mahsûs paşa-yı mezbûr için berâ’e eylediğini dahi ifâde eyleyip bir sammûr kürk hediyye ve beş yüz esedî atiyye eyledi. Lâkin itmâmında tekâsül eyledikte mu’tâdı olduğu zâhir olup da’vet ve bir hücre ta’yîn ve tekmiline ihtimâm için tenbîh edip hitâm-ı En’âm’a dek habseylediği Hülâsa nâm târihten hülâsa kılındı.