Abdülkadir Saynaç
الصور
نبذة عن الفنان
Nevşehirli Dâmad İbrahim Paşa’nın ahfâdın Ahmed Tevfîk Efendi’nin oğlu olup Kayseri'ye bağlı Tavlasun'da doğdu. İptidâî tahsilini memleketinde tamamladıktan sonra H. 1316/M. 1898’da İstanbul’a giderek Arnavud Hoca Hasan Necmeddîn Efendi’nin Fâtih Cami’nde dersine devam etti. İcâzetnâme aldıktan sonra başladığı Dârü’l-fünûn İlâhiyât Şubesi’nden de 1912’de şahâdetnâme aldı. H. 1321/M. 1903’de Meşihât Da’iresi Mektubî Kalemi’nde başladığı memuriyete, hilafetin lağvına kadar devam etti. Bu tarihte İstanbul Müftülüğü'ne dönüştürülen dairenin evrâk kaleminde, yaş haddini dolduruncaya kadar çalışmaya devam etti. Bundan sonra Dâmad İbrahim Paşa'nın Şehzadebaşı'ndaki cami'nde, vakfiye mucibince va’izlik görevini ifa eden Abdülkadir Saynaç, 1967 senesinde vefat etti. Edirnekapı Mezarlığı'nda medfundur. Bakkal Ârif Efendi’den başladığı sülüs ve nesih meşkini, ölümü üzerine Reisü’l-hattatîn Kâmil Akdik’den tamamlayarak icâzet almıştır. Birkaç sene de Medresetü’l-hattatîn’e devam etmiştir. Eserleri, ölümünün ardında Hadâ’ikü’l-hutut adı ile Mustafa Necâüddîn tarafından İstanbul'da neşredilmiştir.
الأساتذة
İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Hattatlar
1324[25 Şubat 1909]’da Meclis-i Me’arif’de hutut-ı mütenevvi’a müsabakasına girerek birinciliği kazandı. Bu başarısı ile Dârü’l-mu’allimîn hüsn-i hat hocalığına ta’yin edildi. Bir müddet sonra Dârü’l-hilâfe Medârisi’ne, oradan da İmam ve Hatib Mektebi’ne nakledilerek ilgâları tarihine kadar mu’allimlikde bulundu. Sülüs, celî, ta’lik ve rık’ada ve dahi mürekkeb imâlinde mehâreti vardır. Abdülkadir Efendi’nin terceme ve mütenevvi’ hatla tahrir etdiği Cezerî’nin Siyer’ine, amcasının oğlu meşhur ressam ve hattat Feyhaman Bey’in arzusu ile şu takrîzi yazmışdım:
Cezerî’nin siyer-i pâkini Abdü’l-kadir
Terceme eyliyerek, kıldı uyum-tâban
Öyle bir terceme kim, aslı gibi âlâdır
Cezerî görse olurdu ebeden tahsîn-hân
Sahib-i ilm ü hüner, revnâk-ı hattâtîndir
Hüner ü ilmine işte eseri bir burhân
Muhtelif hat ile tezyîn-i sahâ’if etmiş
Her sahife ediyor âdemi cidden hayrân
Nazm-ı zîbâsına dilbeste onun nâzımlar
Hatt-ı rânâsına aşüfte onun hattâtân
Hüsn-i ahlâkına her hâli şehâdet eyler
Başka şâhid aramaz hulkuna ehl-i irfân
Zuhr-i ahret olur elbetde bu türlü âsâr
İstifâde edüb ondan niçe sahib-i imân
Hâlik-ı levh u kalem sâyini meşkûr etsün
Eylesün şâh-ı Resûl şânına lâyık ihsân
1948