Durmuşzade Ahmed Efendi
الصور
نبذة عن الفنان
H. 1076/M. 1665-1666 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Şehremâneti memurlarından olan babası Durmuş Efendi’ye nispetle “Durmuşzâde” künyesiyle anılır. Medrese eğitimi esnâsında Kırımî Cami imâmı Ahmed Efendi’den ta’lik meşkine başladı. Ancak icâzetini onun vefâtından sonra devam ettiği Siyâhî Ahmed Efendi’den aldı. Ayrıca dönemin bir diğer önde gelen ta’lik üstâdı olan Rodosîzâde Abdullah Efendi’den de istifâde ettiği de söylenir. Eğitimini tamamladıktan sonra müderris olup Üsküb’deki Ya’kub Paşa Medresesi’nde göreve başlayan Durmuşzâde Ahmed Efendi, 1695 senesinde şeyhü’l-islâm olan Feyzullah Efendi’nin açtığı imtihânı kazanınca, Bâb-ı Meşihât Kitâbeti’ne dâhil olur. Ayrıca bir müddet çocuklarına hat muallimliği yaptığı Şeyhü’l-islâm Feyzullah Efendi’nin sır kâtibliğini de yapar. Ancak Feyzullah Efendi'nin tasfiyesinden sonra mûsılâ-i Süleymaniyye rütbesi ile Galata Sarayı’nın hat muallimliğine tayin edilir. H. 1121/M. 1709-1710'da İzmir Kadısı olarak ilmiyye kadrosuna geçer. Bilâhare Edirne Kadısı olup son zamanlarında Mekke Pâyesi’ni elde eder. 1129 senesi Rebiü'l-ahir'inde (Nisan-1717) Edirne’de vefât eden Durmuşzâde Ahmed Efendi'nin vasiyeti üzerine İstanbul’a nakledilen naaşı Topkapısı hâricine defnedilir.
الأساتذة
التلامذة
Ketebe.org İsmail Orman
Galata Sarayı'nda görevli olduğu esnâda Sultan 2. Mustafa'nın emriyle Gurâbzâde Abdullah Bağdâdî’nin Zübdedü âsâri’l-mevâhib ve’l-envâr adlı Türkçe tefsîrini istinsâha başlayan Durmuşzâde Ahmed Efendi, Şeyhü’l-islâm Ebezâde tarafından Sultan Ahmed Medresesi müderrisliğine nakledilir. Hâlen Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi’nde bulunan mezkûr eseri H. 1121/M. 1709-1710 yılında itmâm eyledikten sonra Sadrâzam Çorlulu Alî Paşa vâsıtasıyla sultana arzedince de ilmiye sınıfına nakledilir.
Siyâhî Ahmed Efendi’nin önde gelen şâkirdlerinden olan Durmuşzâde Ahmed Efendi, hatt-ı ta’likin celî ve gubârî kalemlerinde zamanının yegânesi idi. Siyâhî Ahmed Efendi’nin hânesinden yazı arkadaşı olan Vak‘a-nüvis Râşid Efendi’nin naklettiğine göre İstanbul, Bilâd-ı Selâse ve Edirne’de muhtelif saray, cami, medrese, çeşme ve sebil kitâbesi kaleme almıştır.
Eskiden Darphâne olarak kullanılan Simkeşhâne’deki günümüze ulaşmamış mekteb ve sebîlin, Çemberlitaş’taki Çorlulu Alî Paşa Manzûmesi’nin, Süleymaniye’deki Kapudân İbrahim Paşa Cami ile sebîlinin, Fâtih’teki Feyzullah Efendi Medresesi ile yanındaki çeşmenin, Üsküdâr Yeni Vâlide ve Tersâne camilerinin ta’likle muharrer kitâbeleri bunlar arasındadır.
Ta’lik gubârîsiyle istinsâh etmiş olduğu H. 1098/M. 1686 tarihli risâle mecmu‘ası Çorum’daki Hasan Paşa Kütüphânesi’nde, H. 1110/M. 1689 tarihli Mehmed Serahsî’nin Şerh-i Kitâbü’s-siyerü’l-kabir adlı eseri ise Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Pederi şehremâneti emsali ba’zı menâsıbla be-kâm ve durmuş oturmuş bir zât-ı nîk-nâm idi. Kendileri Durmuşzâde demekle arif olup Siyahi Ahmed Efendi’den temeşşuk ve Rodosîzâde ve Kâdî-asker Arif Efendi ve Kırımi Câmi’i İmâmı Ahmed Efendi gibi hatt-ı ta’likin üstâdları ile dahi sohbet ü müzâkere eylemiştir. İzmir ve ba’dehu Edirne kâdîsi olup sonra İstanbul’da “hattât-ı takî” (1129) târihi Rebî’ü’l-âhir’inde şeh-râh-ı bekaya râhil oldu. Topkapısı’nda medfûndur. Sultânü’ş-şu’arâ-yı zaman Râşid Efendi bunların İzmir Efendisi olmasına yazdığı târihten mahalle münâsib bu bir iki beyt intihâb olundu:
İmâd-ı bünye-i dârü’l-kemâl Ahmed Efendi kim
Sezâdur kıt’ası ta’lîk olunsa arş-ı tahrire
Şeh-i vâlâ-serîr-i mesned-i hatdur n’ola olsa
Eğer mülk-i hünerde şevketi gâlib Alî Mîr’e
Midâd-ı sürme-i çeşm-i temâşâdur hatm görsün
Murâd eylerse her kim dîde-i idrâki tenvire
İslam Ansiklopedisi Muhittin Serin
1076’da (1665-66) İstanbul’da doğdu. Babası Şehremini Durmuş Efendi’dir. Gençliğinde babasının ihtimamıyla iyi bir tahsil gören Ahmed Efendi hat sanatına ilgi duyunca Kırîmî Camii imamı Ahmed Efendi’den meşke başladı. Daha sonra devrin önde gelen ta‘lik üstatlarından Siyâhî Ahmed Efendi’nin derslerine devam etti ve ta‘lik yazısının bütün özelliklerini öğrenerek icâzet aldı. Ayrıca devrin tanınmış hattatları olan Rodosîzâde ve Kazasker Abdülbâki Ârif efendilerden de istifade etti. Medrese tahsilini tamamladıktan sonra hâriç rütbesiyle (bk. MEDRESE) Üsküp Yâkub Paşa Medresesi’nde sekiz yıl müderrislik yaptı. Feyzullah Efendi şeyhülislâm olduktan sonra ta‘lik hattatları arasında açılan imtihanı kazanınca, müderrisliği uhdesinde kalmak suretiyle İstanbul’a geldi ve Bâb-ı Meşîhat ketebesi arasına girdi. Yazısını çok beğenen Feyzullah Efendi’nin kâtibi olduğu gibi çocuklarına hat hocalığı da yaptı. Kısa zamanda derecesi altmışlı*ya yükseltildi. Edirne Vak‘ası’ndan sonra hareket-i altmışlı*ya, arkasından mûsıle-i Süleymâniye rütbesiyle Galata Sarayı müderrisliğine tayin edildi. Bu sırada Sultan İbrâhim’in emriyle Gurâbzâde Abdullah el-Bağdâdî’nin Zübedü âsâri’l-mevâhib ve’l-envâr adlı Türkçe tefsirini istinsaha başladı. Şeyhülislâm Ebezâde tarafından Sultan Ahmed Medresesi’ne nakledildi. Yazmakta olduğu tefsiri tamamladıktan sonra İzmir kadılığına tayin edildi. İstinsah ettiği eseri Sadrazam Çorlulu Ali Paşa vasıtasıyla padişaha arzetti. Halen Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunan (Emânet Hazinesi, nr. 596) bu nüshanın tamamlanışı 1121’de (1709-10) olduğuna göre İzmir’e bu tarihten sonra gitmiş olmalıdır. Burada hizmet müddetini tamamladı ve altı yıl mâzul kaldı. Daha sonra Edirne kadılığına tayin edilerek kendisine Mekke-i Mükerreme pâyesi verildi. Bu görevi tamamladığında rahatsızlanarak İstanbul’a döndü ve Rebîülâhir 1129’da (1717) vefat etti. Kabri Topkapı’dadır.
Ahmed Efendi Türk ta‘lik mektebinin öncülerindendir. Celî-ta‘lik ve gubârîde İmâd’dan sonra en kudretli sanatkâr kabul edilir. Tarihçi Râşid’in bildirdiğine göre İstanbul Galata, Üsküdar, Eyüp’te ve Edirne’deki pek çok saray, medrese, tekke, sebil ve çeşmelerde tarih kitâbeleri vardır. Bunlar arasında, Çorlulu Ali Paşa’nın yaptırdığı dârülhadis, tekke ve hırka-i şerif hücreleri ile Kasımpaşa’daki cami, Kaptan İbrâhim Paşa’nın Süleymaniye civarında yaptırdığı cami ve sebilin kitâbeleri, Şeyhülislâm Feyzullah Efendi Medresesi’nin (bugünkü Fâtih Millet Kütüphanesi) bazı kitâbeleri ve çeşme kitâbesi, Üsküdar Vâlide Sultan Camii ve çeşmesinin tarihleri zikredilmelidir. Çok süratli yazdığı için pek çok eser vermiş, birçok değerli talebe yetiştirmiştir. Şeyhülislâm Veliyyüddin Efendi, Kâtibzâde Mehmed Refî, Abdullah b. Hamza, Lutfullah b. İsmâil, İmam Sâlih, Mîr Hüseyin Şâkir, Mehmed Çavuş ve Ömer b. Nûh Efendi bunlar arasındadır.
BİBLİYOGRAFYA
Râşid, Târih, IV, 329, 338-341; Müstakimzâde, Tuhfe, s. 643; Habîb, Hat ve Hattâtân, İstanbul 1306, s. 236; Sicill-i Osmânî, I, 240; Karatay, Türkçe Yazmalar, I, 10; Ö. Nasuhî Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, İstanbul 1973, II, 702; Şevket Rado, Türk Hattatları, İstanbul, ts., s. 123, ayrıca bk. İndeks.