Muhsin Demironat
الصور
نبذة عن الفنان
Babasını Balkan Harbi’nde (1911) kaybettikten sonra küçük yaşında geldiği Üsküdar’da tahsile başlayıp İstanbul Muallim Mektebi’nde devam etti. Burada resim hocası olan Tuğrakeş İsmâil Hakkı Altunbezer’in (Vefatı 1946) teşvikiyle Hattat Mektebi’nde tezhip öğrenmeğe başladı. 1936’dan itibaren Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Türk Tezyînî Sanatları Şubesi’ne dâhil oldu, ertesi yıl mezuniyetinden sonra başladığı tezhip ve rugan (lâke) muallimliğini 1966’da Yıldız Porselen Sanayii'ne müdür olana kadar sürdürdü. 1972’de yaş haddinden emekli oldu. Bilhassa ince tezhip, ruganî ve desen çalışmalarıyla takdir topladı; birçok eser bıraktı. Kabri Karacaahmed’dedir.
أعماله
الأساتذة
التلامذة
İslam Ansiklopedisi Fatma Çiçek Derman
İnebolu’da doğdu. Babası Yüzbaşı Hüseyin Hikmet Bey’dir. Babasının Trablusgarp Harbi’nde (1911) şehid düşmesi üzerine ağabeyi Hilmi ile birlikte dedesinin yanında büyüdü. Ailesi sonraki yıllarda İstanbul’a giderek Beylerbeyi’nde Abdullah Ağa mahallesine ve ardından Üsküdar’a yerleşti. İlk öğrenimini Üsküdar Sultânîsi’nin ibtidâî kısmında tamamladı. 1929’da İstanbul Erkek Muallim Mektebi’nden mezun oldu. Burada Tuğrakeş İsmail Hakkı Altunbezer, resim hocası Şevket Dağ, elişi hocası Celâl ve tahnîtçi Kenan beylerden faydalandı. Mektebin son sınıfında iken hocası İsmail Hakkı Bey’in tavsiyesi üzerine Medresetü’l-hattâtîn’e devam etti. İlk hocalığına Bandırma’nın Perema sahil köyünde başladı. İki yıl sonra Galatasaray Lisesi’nin ilk kısmına resim hocası tayin edildi. 1936’da Güzel Sanatlar Akademisi Türk Tezyînî Sanatları Bölümü’ne kaydoldu. Burada Altunbezer’in fahrî asistanlığını yaptı. 1941’de mezun olunca ek görevle 1945’te Türk Tezyinatı Bölümü öğretmenliğiyle akademiye geçti. Medresetü’l-hattâtîn’e devamı sırasında Osmanlı devrinden kalan son müzehhip Bahâeddin Bey’den (Tokatlıoğlu) faydalandı.
Altunbezer’in tesirinde kalarak ilk eserlerini bu yolda veren Muhsin Demironat, akademideki hocalığı sırasında M. Necmeddin Okyay’ın telkinleriyle meslektaşı Fatma Rikkat Kunt’la beraber klasik yolda eserler verip kendi tarzını ortaya koydu. 31 Ağustos 1966 tarihinde akademideki görevinden ayrıldı ve 1 Eylül’de Yıldız Çini ve Porselen Fabrikası müdürlüğüne tayin edildi. Burada hayatının hem en başarılı hem de en yorucu dönemini yaşadı ve 22 Mart 1972’de emekliye ayrıldı. Tezhip sanatının önde gelen isimlerinden olmasına rağmen verimli çağları bu sanata karşı ilginin azaldığı yıllara rastladığından ailesini geçindirme kaygısı yok bahasına eserler vermesine ve tezhipten uzaklaşmasına yol açtı. Ömrünün son yıllarında mahkemelerde bilirkişilik yaparak geçinmek zorunda kaldı. 27 Haziran 1983’te vefat etti ve ertesi gün Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.
Demironat teferruatlı tezhibe meraklıydı. Desende ferahlık hissini sağlayan boşluklara yer vermeden yoğun çalışmayı severdi. Zaman içinde artık ustası kalmayan ruganî (lâke) kapların hazırlanmasına merak duymuş, XVIII. yüzyılın büyük sanatkârı Ali Üsküdârî’yi kendisine örnek alarak bu tarzda mükemmel eserler meydana getirmiştir. Tezhipte eski zevk ve kaidelerin yeniden canlanmasında önemli bir köprü vazifesi görmüş, bu sanatla uğraşırken bir yandan da öğrenci yetiştirmiş, birikimlerini nazarî olarak yayma yoluna gitmemiştir. Ancak Akademi mecmuasında “Türk Tezyînî Sanatlarında Motifler” adlı bir makalesi bilinmektedir (sy. 5, 5 Mart 1966, s. 48-49). İstanbul’un fethinin 500. yılı münasebetiyle hazırlanan Fâtih Divanı’nda yer alan altı kıta onun eseridir. Divanın baş tarafında Altunbezer’e ait Fâtih tuğrası Demironat’ın fırçasıyla tezhip edilmiş ve tahrirlenmiştir. Muhsin-i Üsküdârî imzasıyla henüz otuz iki yaşında iken hazırladığı ruganî yazı altlığı gerek deseni gerekse kıvrak fırçasıyla nâdide eserlerindendir. Tezhip ettiği altmış hilye arasında 1948’de tamamladığı Kazasker Mustafa İzzet Efendi’ye ait 220 × 120 cm. ebadındaki hilyenin müstesna bir yeri vardır.
Demironat müzehhiplik dışında kātı‘lık, savatçılık, çakmacılık, porselencilik, ağaç oymacılığı ve minecilik dallarıyla da ilgilenmiş, ayrıca hocası Kenan Bey’den kuş-hayvan tahnîtini öğrenmiştir. Eserlerinin bir kısmı müzelerde, bir kısmı özel koleksiyonlarda bulunmaktadır. Bunlardan yurt dışına gönderilenler arasında, Amerikan Missuri zırhlısı geldiği vakit (1946) İstanbul adına verilen ruganî ok kuburu ile Milliyetçi Çin cumhurbaşkanına, Kennedy Vakfı Salonu’na ve Metropolitan Müzesi’ne, dört Amerikan başkanına, Mısır, Irak ve Suudi Arabistan krallarına ve İran şahına devlet büyükleri tarafından sunulan hediyeler akla gelir. Demironat için 1982 yılında İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) tarafından meslektaşı Rikkat Kunt’la birlikte belgesel bir film hazırlanmıştır.
BİBLİYOGRAFYA :
Mehmed Rebii Hatemi Baraz, Beylerbeyi, İstanbul 1994, I, 231-234; F. Çiçek Derman, “Müzehhib Mehmed Muhsin Demironat (1907-1983)”, Kādıasker Mustafa İzzet Efendi Hilyesi: Zeki Cemal Özen Hat Koleksiyonu, İstanbul 2011, s. 37-45; a.mlf., “Gözün, Elin ve Sabrın Yarattığı Güzellikler: Müzehhip Muhsin Demironat”, Antik Dekor, sy. 79, İstanbul 2003, s. 78-83; Kerim Silivrili, “Hocamız Muhsin Demironat’ı Kaybettik”, Sanat Çevresi, sy. 58, İstanbul 1983, s. 14-15; M. Uğur Derman, “Kaybettiğimiz Müzehhib Muhsin Demironat”, Lâle, sy. 2, İstanbul 1984, s. 12-20; a.mlf., “Demironat, Muhsin”, Üsküdarlı Meşhurlar Ansiklopedisi, İstanbul 2012, s. 139-140.