Mustafa Âtıf Efendi
مدرسة الشيخ حمد الله في الأقلام الستة
نبذة عن الفنان
“Sâhib-i ayâr” nâmıyla marûf Mustafa Efendi’nin oğlu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. İyi bir eğitimin yanında Ağakapılı İsmâ‘il Efendi’den sülüs ve nesih meşkederek icâzet aldı. Daha sonra hocasının oğlu Mustafa Efendi’den de istifâde ile yazıdaki mahâretini arttırdı. Eğitimini tamamladıktan sonra Defterdâr Kalemi’nin hulefâlarından olup senelerce hizmetten sonra hâcegân zümresine iltihâk eyledi. Bazı küçük memûriyetlerde bulunduktan sonra şıkk-ı evvel defterdârı olan Mustafa Âtıf Efendi, Sadrazâm Dâmâd Sa’id Alî Paşa'nın desîsesi netîcesinde H. 1155 senesi cemaziye'l-evvel'inde (M. 1742) katledildi. Üsküdâr’da, Karacaahmet Mezarlığı’nda medfûndur.
الأساتذة
التلامذة
Ketebe.org İsmail Orman
Sülüs ve nesihten ziyâde, dîvânî, rık‘a ve siyâkat gibi resmî yazılardaki mahâreti ile tanınan Mustafa Âtıf Efendi’nin özellikle dîvânîde ekol sahibi bir hattat olduğu menkûldür. Ayrıca eski kitaplara düşkün olup ömrü boyunca biriktirdiği kitapları, Vefâ’da kendi nâmına yaptırmış olduğu kütüphâneye vakfetmiştir. Aynı zamanda zamanın usta şâ’irlerinden olup müretteb Dîvân’ı vardır.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Hüsn-i hatt-ı sülüs ü neshi Ağakapılı İsma’il Efendi’den ve sonra oğlu Mustafâ Efendi’den yazmıştır. Defterdâr kalemi küttâbından olmakla dîvânî vü rik’a vü siyâkta dahi kemâli ve husûsâ keskin dîvânî hatları düstûru’l-amel-i hâcegânîdir. Niçe hidemât-ta ba’de’l-istihdâm sadr-ı şıkk-ı evvel-i defterîde dahi “illâvekadyüselles” meydânına zimâm-ı iltifâtı âtıf olup def ‘a-i ahîresinde “âtıfet-i sadâkat” (1155) târihinde Cumâda’l-ûlâ’da semt-i bekaya âtıf-ı inân-ı matıyye-i rağbet ve Üsküdar’da defîn-i türbet oldu.
Âsâr-ı hayriyyesinden Şeyh Ebü’l-Vefâ dâ’iresi ittisâlinde bir kütübhâne-i bî-bahâne bünyâd eylemiştir. Hidemât-ı yevmiyyede sâ’ir mülûk u vüzerâ dârü’l-kütüblerine nümûne olup onun mukallidi olmuşlardır. Tab’-ı şi’rîleri Vekâlet-nâme-i Seyyid Vehbî’de “Hoş-gû ve hoş-lehce güzel şâ’ir” ta’bîriyle vasfolunmuştur. Müretteb dîvânçesi vardır. Husûsâ cizye emrinde sâl-i şemsiyye ve sene-i kameriyye birbirinden tefâvüt ü tedâhül eylemesi bâ-bında cem’ eylediği risâlesi ma’mûlün bih-i ehl-i hisâbdır. Pederi sâhib-i ayâr ve kesret-i dirhem ü dînâr ile şöhret-şi’âr olmakla Sadr-ı esbak Dâmâd-ı sa’id Alî Paşa-yı şehid bir bahâne-i şer’iyye ile şehîd eylemiştir. Oğlu Ömer-i Vahîd dahi mezkûrdur.