Ağakapılı İsmail bin Ali
مدرسة الشيخ حمد الله في الأقلام الستة
الصور
نبذة عن الفنان
Ali Efendi adlı bir zâtın oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Aklâm-ı sitteyi Büyük Derviş Ali Efendi’den meşkederek icâzet aldı. Hüsn-i hattaki kudreti sayesinde Ağakapısı Mektebi’nin hüsn-i hat muallimliğine tayin edildi. Vefâtına değin bu görevde kaldığından Türk hattatları arasında “Ağakapılı” nâmı ile şöhret bulan İsmail Efendi, H. 1118/M. 1706 senesinde, 88 yaşında iken vefât etmiş ve Kasımpaşa’da Tersâne arkasında Darı Deresi denen mahâle defnedilmiştir.
الأقارب
الأساتذة
التلامذة
Ketebe.org İsmail Orman
Hüsn-i hatta Şeyh Hamdullah’ın çizgisinde olup imzasız bazı yazıları sehven ona mâledilmiştir. Öte yandan Şeyh Hamdullah Ekolü’ne taze bir soluk katarak Türk hat sanatında yeni bir çığır açan yazı arkadaşı Hâfız Osman’ı takdir etmekten de çekinmemiş, hatta onun hakkında, “Hattı biz bildik, Osman Efendi yazdı!” demiş olduğu gibi, vefâtında Hâfız Osman’ın mezartaşı kitabesini de yazmıştır.
Bugün mevcut olmayan mezartaşına, Hâfız Osman için yazmış olduğu kitâbe işlenmiş, sadece isim kısmı değiştirilmiştir. Müstakîmzâde de ölüm tarihi için şu mısra’ı söylemiştir:
Oldu İsmâ‘il Efendi hâce-i mevâ meded
40 kadar mushâf-ı şerîf ile çok sayıda En‘am-ı Şerif ve kıt‘a yazdığı nakledilir. Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde tarihsiz hurufât meşk murakka’ı vardır.(D. 2504) Bugün Millet Kütüphânesi’nin bulunduğu Fâtih’teki Şeyhü’l-islâm Feyzullah Efendi Medresesi ile çeşmesinin inşâ tarihleri de ona aittir.
Öte yandan Amcazâde Hüseyin Paşa Dârü’l-hadîsi’nin kitâbesini yazmakla da görevlendirilmiş olduğu, ancak “Allah” lafzını yazdığı esnâda Enderunlular’dan Şahin Mehmed Ağa’nın “tarihi yazmağa biz me’muruz” diye araya girerek, kitâbeyi tamamlamaktan menettiği mervîdir. Hikâyenin devamında ise Şahin Mehmed Ağa’nın daha da ileri giderek, “Allah” lafzı da dâhil olmak üzere tüm kitâbeyi silip yeniden yazdığı, ancak o ism-i mübârekeye karşı sergilemiş olduğu bu nezâketsizlik ve saygısızlığın bedeli olarak kısa bir müddet sonra aniden vefât etmiş olduğu nakledilir.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Ağakapısı Mektebi mu’allimi olmakla Ağakapılı diye be-nâmdır. O nâmdaş-ı gonce-i gülzâr-ı hullet, sâ’ik-i takdîr-i müfettihatü’l-ebvab ile aklâm-ı mütenevvi’ada üstâdiyyeti Celi Derviş Alî merhûmdan temeşşuk u telemmüz ve icâzetleriyle telezzüz eylemiştir. Sinni seksene vâsıl oldukta dest-i metânet-pey-vestleri mürte’iş olmuştur. Ebü’l-Feth Sultân Mehmed Hân Câmi’i civârında Müftî-i esbak Seyyid Feyzullâh Efendi’nin medrese vü kitâbhânesi târihleri pîrâna-sor bunların kalem-i muhteremlerinin eseridir. Kudemâdan kar’-ı sımâh-ı dikkat eyledi ki, Sadr-ı esbak Hüseyn Paşa Dârü’l-hadîsi’nin taşra kapısı târihini tastîre me’mûr ve ibtidâ ism-i celâli yazdığı meşhûrdur. Der-akeb Şâhîn Mehmed Ağa nâm cesûr gelip bunları şikeste vü mahcûr ve “Târihi resm ile biz me’mûruz” diye bakiyyeyi itmâm eyledi. Ammâ endek zamanda kalem-i ömrü şikeste ve hokka-i dehânı beste oldu.
el-Kıssa: Şeyhü’l-eyyâm Hâfız Osmân-ı be-nâmın seng-i mezarı dahi bunların yâdigâr-ı kalemidir ki, sekiz sene mürûrunda kendileri dahi âzim-i ta’lîmhâne-i cinân oldukta, fakat ismlerini tebdil ile kendi seng-i mezârına dahi resmolundu. Tersâne-i Â’mire verâsında Darı Deresi ta’bir olunan vâdî-i hâmûşânda mekîn-i ka’be-i cennet olmuşlardır. Rıhletlerine teberrüken bu mısra’-ı târih bu tuhfede yadigâr kılındı:
Oldı İsma'il Efendi hâce-i me’vâ meded (1118).
İslam Ansiklopedisi M. Uğur Derman
İstanbul’da doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. Ağakapısı mektebinde hocalık yaptığı için Ağakapılı lakabıyla tanındı. Babasının adı Ali olduğundan yazılarına genellikle İsmâil b. Ali şeklinde imza atmıştır. Aklâm-ı sitteyi Büyük Derviş Ali’den öğrendi ve ondan icâzet aldı. Şeyh Hamdullah vadisinde mükemmel eserler veren Ağakapılı kırktan fazla Mushaf-ı şerif ile çok sayıda En‘âm-ı şerif ve kıta yazmıştır. Hâfız Osman’ın Sünbül Efendi Dergâhı hazîresindeki mezar kitâbesini de yazan Ağakapılı, “Hüsnühattı biz bildik, Osman Efendi’miz yazdı” sözüyle, çağdaşları arasında en çok Hâfız Osman’ı beğendiğini ifade etmiştir. Ölümünde bu kitâbe, isim ve tarih değiştirilerek, Kasımpaşa’da bugün yok olan Tersane (Zindan) arkasında Darıderesi Mezarlığı’ndaki kabir taşına hakkedilmiştir.
Yetiştirdiği talebeleri arasında en meşhuru, “İkinci” veya “İmam” lakaplarıyla Büyük Derviş Ali’den ayırt edilen Anbârîzâde Derviş Ali’dir. Kaynaklarda, Ağakapılı’nın ancak seksen yaşına vardığında ellerine titreme geldiği kaydedildiğine göre, uzun bir ömür sürmüş olmalıdır. Onun celî-sülüsle yazdığı bir başka eser de, sonraki celî anlayışına göre pek iptidai kalan Fatih’te Şeyhülislâm Feyzullah Efendi Medrese ve Kütüphanesi’nin (bugünkü Millet Kütüphanesi) kitâbeleridir. Ağakapılı’nın vefatına Müstakimzâde Sâdeddin Efendi’nin düşürdüğü tarih mısraı şöyledir: “Oldu İsmâîl Efendi hâce-i me’vâ meded” (1118).
BİBLİYOGRAFYA
Suyolcuzâde Mehmed Necîb, Devhatü’l-küttâb (nşr. Kilisli Muallim Rifat), İstanbul 1942, s. 11; Müstakimzâde, Tuhfe-i Hattâtîn (nşr. İbnülemin Mahmud Kemâl), İstanbul 1928, s. 123; Eşref Edib, “Ağakapulu”, İTA, I, 138.