Şâhin Mehmed Ağa
مدرسة الشيخ حمد الله في الأقلام الستة
نبذة عن الفنان
Saray-ı Hümâyûn ağalarından Şâhin Ağa’nın oğlu olarak İstanbul’da doğdu. Babası gibi Enderûn-ı Hümâyûn’da yetişmiş ve kinâye için daha ziyâde babasının adıyla anılmıştır. Tahsili esnasında türlü ilim ve sanatın yanında Kâtû Mehmed Efendi’den sülüs ve nesih meşkedip icâzet aldı. Hocasının vefâtından sonra da tilmizlerinden Sikke Ressamı Ömer Efendi’den uzun müddet istifâde ederek, Şeyh Hamdullah Ekolü'nde fevkalade bir hattat oldu.
Enderûn-ı Hümâyûn’da çeşitli vazîfeler aldıktan sonra Yeniçeri Ağalığı ile saraydan çerâğ edildi. Bir müddet sonra ocaktaki vazîfesine ilâve olarak Enderûn-ı Hümâyûn’un hüsn-i hat muallimliği de uhdesine verildi. H. 1113/M. 1701-1702 senesinde, henüz otuzlu yaşlarının başında olduğu halde vefat etti. Üsküdar’da Karaca Ahmed Türbesi civârında medfûn olduğu bilinmekteyse de, mezarı mevcut değildir.
Ketebe.org İsmail Orman
Tıpkı ismini taşıdığı kuş gibi saldırgan ve katı bir zât olduğu nakledilen Şâhin Mehmed Ağa’nın vefâtı, “yırtıcı kuşun ömrü az olur!” meseline timsâl kabul edilmiştir. Zira Şeyh Hamdullah’ın vasiyetine ve muhiblerinin ikazlarına rağmen mezartaşına kitâbe yazmağa niyetlenmiş ve kitâbeyi hâkkettikten bir hafta sonra da aniden vefât etmiş olduğu rivayet edilmektedir.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Vaktinde pederi ismi kendine lakab olup Şâhîn Ağa derler idi. Enderûn-ı Hümâyûn’a dâhil ve Kato Mehmed Efendi’den hatt-ı sülüs ü neshi temeşşuk ile derece-i hüsne vâsıl olup lâkin üstâdının vakt-i pîrîleri olmakla iznleri müyesser olmayıp şerikleri Ressâm Ömer Efendi’den lafza-i ketebe vaz’ına icâzet almıştı. Hâne-i Hâssa’dan Sarây-ı Hümâyûn meşk hâceliği ile çerâğ olmuştur. Lakabı te’sîri ile cesûr adam olup sâbıkan Ağakapılı İsmâ’il Efendi’nin tercemesinde îrâd eylediğimiz kesr-i kalb cesâretinden mâ’adâ yine bir gün Şeyh Hamdullah merhûmun seng-i mezâr-ı pür-envârlarına ism-i sâmîlerini resm ü hakk sevdâsına düşüp hayr-hâhân-ı ihvânı bu bâbda pend ü nush eyleyip ve Osmân Efendi merhûmun tercemesinde îrâd eylediğimiz mâdde-i rü’yâyı nakleylediklerinde ta’assub-ı derûnları mâni’-i teslim olup yine
Dîdi ân kahkaha-i kebk-hırâmân Hâfız
Ki ser-i pençe-i Şâhîn-i kazâ gafil bûd
Cesâret ve hâlâ mevcûd olan hattı yazdığından bir hafta mürûrunda "yırtıcı kuşun ömrü az olur" mesîlince pervâz-ı âhiret ve merkûm Şeyh-i merhûmun dâ’iresinde müterakkıb-ı fasl-ı husûmet olduğu târih bu mısra’dan ayandır:
Pençe-i merge cihân şâhîni düşdi vây âh (1113)