KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri
KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri

Yamakzâde Sâlih Efendi

Hattat
مدرسة الحافظ عثمان في الأقلام الستة

تاريخ الوفاة H. 1189
M. 1775-1776
محل الميلاد İstanbul
مكان الدفن Suudi Arabistan-Ma'an

الصور

نبذة عن الفنان

Abdullah Efendi nâmında bir zâtın oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Küçük yaşta babasını kaybedince, Mukabele-i Süvârî Kîsedârı Mehmed Efendi’ye yamak olduğundan "Yamakzâde" künyesiyle tanındı. Mehmed Efendi'nin himâyesinde iyi bir tahsîl ve terbiye gördükten sonra, yine onun delâletiyle Mukabele-i Süvârî Kitâbeti’nin hulefâlarından oldu. Nice zaman hizmetten Hac vazîfesini ifâ etmek üzere kutsal topraklara gitti. Ancak hacı olduktan kısa bir müddet sonra rahatsızlanınca Medîne-i Münevvere’de ikamete mecbûr kaldı. Nihâyet H. 1189/M. 1776 senesinde Ma‘an’da vefât ederek, oraya defnedildi. Öte yandan Hat ü Hattâtân’da “H. 1210 senesinde hayatta olduğu” beyân edilmektedir.  

أعماله

الأساتذة

Hüseyin Hablî
الأقلام الستة

التلامذة

Laz Ömer Vasfî Efendi
الأقلام الستة

Ketebe.org İsmail Orman

“Musıkîye âşina, na’if, tez-meşreb ve za’ifü’l-endâm bir zât” olduğu menkûl olan Yamakzâde Sâlih Efendi’nin Târikat-ı Nakşibendiye’den Kaşgârî Abdullah Efendi’nin hilâfetine de nâ’il olmuş idi.

Aklâm-ı sitteyi henüz çocuk yaşta iken Hüseyin Hablî’den meşketmeye başlayıp H. 1145/M. 1733 senesinde icâzet almış olan Yamakzâde Sâlih Efendi’nin, zamanında “hâlife-i sâlis” lâkabıyla yâd olunması, hocanın üçüncü tilmizi olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca daha sonra Dağıstânî Abdülmü’min Efendi’den de tecdîden nesih dersleri almış, Mukabele-i Süvârî Kalemi’ne başladıktan sonra Reisü’l-küttâb Nu’mân Efendi’den öğrendiği dîvânîde de mahâret sahibi olmuş idi. 

Böylelikle zamanının ma’rûf kalem erbâbından biri hâline gelmiş olan Yamakzâde Sâlih Efendi, aklâm-ı sittede ömrü boyunca Hâfız Osman’ın yolundan ayrılmamış, gerek onun ve gerek Şeyh Hamdullah’ın âsârını tedkîk ile hüsn-i hatta tekemmüle sarf-ı gayret etmişti. 

Öte yandan Hat ü Hattatân’da “İstanbul’da Cerrâh Paşa Cami’ karşısında sâkin ve kesret-i kitâbet ve tertîb-i murakka’ât ve kıta’ât ile ma’rûf bir hattat” olduğu beyân olunmakta ise de, günümüze ulaşabilmiş âsârı mahdûddur. 

Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin

Mukâbele-i süvârî hulefâsından Hacı Kîsedâr Mehmed Efendi tebennî eyleyip bu takrîb ile hüsn-i hatt-ı sülüs ü neshte ihtimam u tehalük ve İpçi Hüseyn Pîr’den izn ü icâzet-i vaz’-ı lafza-i ketebe tedârük eyleyip sâ’ir aklâmı dahi âti’z-zikr Nu’mân Re’îs emsâli üstâdlardan te’sîs eylemiştir. Sâ’ir ulûm-ı âliye ve Tarîka-i Nakşbendiyye’de dahi tedârük-i nisbet-i haysiyyet eyleyip hîn-i tahrîrimizde kalem-i mezbûrda "Halîfe-i Sâlis" ve "Yamak Salih Efendi" şöhretiyle mâkistir. Hâsılı vaktimizin erbâb-ı ma’ârifinde aslah-ı mevcûd, fâyikü’l-akrân denmeğe sâlilı bir merd-i fatihtir. “İstirâhat-i Salih” (1199) târihinde âzim-i hac olup esnâ-yı râhta Ma’ân nâm mahalde fevt olmuştur.