Mahmud Bedreddin Yazır
Photos
About Artist
Hoca Nu'man Efendi'nin oğlu olarak H. 1311/M. 1893-1894'te Elmalı'da doğdu. İlk mektebi oradda tamamladıktan sonra R. 1324/M. 1908'de İstanbul'a giderek, ağabeyi müfessir Elmalılı Hamdî Yazır’ın nezâretinde öğrenimine devam etti. Ayasofya, Erenköy ve son olarak Beyazıt rüşdî mekteblerine devam edip mezun olduktan sonra Nûr-ı Osmâniye Medresesi’ndeki müretteb dersleri okumaya başladı.
Harb-i Umûmî’nin patlaması üzerine ihtiyât zâbiti olarak askere alınmış ve üçbuçuk sene görev yaptı. Mütârekenin ardından İstanbul’a dönüp medresedeki tahsîlini tamamladı. Rü’ûs imtihânına kazanınca Medresetü’l-mütehassısîn’in Kelâm Şu’besi’nde ihtisâsa başlayıp H. 1340/M. 1924'de mezûn olarak kayd-ı hayat şartıyla ders-i âm hocası oldu. Bu esnâda Ders Vekâleti ve Dâ’ire-i Meşihât Mektûbî kalemleri ile Evkaf Mü’essesât-ı Dîniyye Müdîrliği’nde görev yaptı.
Ancak hilâfetin lağvı ve ardından Tevhid-i Tedrisât Kanunu’nun ilânı üzerine işsiz kaldı. Bunun üzerine Beyazıt’ta Kâğadçılar Çarşısı’nda bir yazıhâne açtıysa da, harf inkılâbı ile o mesleği devam ettirme şansı da kalmadı. Bundan sonra bir müddet muhtelif memûriyetlerde bulunup 1938’de Vakıflar İdâresi’nin Vakıf Kayıtları Mümeyyizliği’ne atandı. 1943’de de müdîrliğe yükseldi. Bu esnâda Ankara Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde Osmanlı Paleografyası dersleri vermeye başlayıp 1 Aralık 1952 tarihindeki vefâtına kadar devam etti. İstanbul’a getirilen naaşı Erenköyü’nde Sahrây-ı Cedîd Kabristânı’nda medfûn bulunan babasının ve ağabeyinin yanına defnedildi.
Contributions
Relatives
Masters
Ketebe.org İsmail Orman
Son derece zekî biri olan Mahmud Yazır’ın, ilim ve fenne bir hayli yatkın olduğunu ağabeyinin ifâdelerinden öğrenmekteyiz. Hatta biraz da kendini kastederek, “iyi bir hocanın eline düşmediğini” dahi itiraf etmiştir. İslâm-Türk Ansiklopedisi ve İslâm Nuru gibi neşriyâtlardaki makaleleri ile dînî ilimlerdeki kudretini göstermişse de, daha ziyâde Osmanlıca okumalarına ilişkin Eski Yazıları Okuma Anahtarı ve Siyâkat Yazısı adlı çalışmaları ile tanınmıştır. Ahmed Kudsî Efendi’nin Hidâyetü’l-mürtâb fî Fezâ‘ili’l-ashâb adlı eserine yapmış olduğu terceme ise basılmamıştır.
Tamamlamağa ömrünün vefâ etmediği Medeniyet Alemi’nde Yazı ve İslâm Medeniyeti’nde Kalem Güzeli adlı eseri ise Uğur Derman’ın editörlüğünde 1972 ilâ 1989 seneleri arasında 3 cilt hâlinde basılmıştır. Türk hat san‘atının en önemli kaynak eserlerinden biri olan bu müstesna eserini, ağabeyinden başlayıp Nûr-ı Osmâniye Medresesi’ndeki meşkhânede Bakkal Ârif Efendi’nin mahdumu Mustafa Râkım Unan’dan devam ettiği hat çalışmalarına borçlu olan Mahmud Yazır, vefâtına kadar Hatîb Ömer Vasfî ve Mısır’a gidene kadar da Azîz Rıfâ’î’den istifâde etmişti. Hatt-ı ta'liki ise Hulusi Yazgan'dan öğrenmiştir.
Ağabeyinin Hak Dini, Kur‘ân Dili adlı tefsîrinin mushâf metnini fevkalade nesih hattıyla temize çekmiş olan Mahmud Yazır’ın müzelerde ve özel koleksiyonlarda levhâ halindeki yazıları da mevcuttur. Ayrıca Fâtih’teki İskender Paşa Cami’nin ta’lik ve celî yazıları, Ankara Kağnıpazarı’ndaki mescidin cümle hutûtu ile Bahçelievler Cami’nin kubbesindeki İhlâs Sûresi de ona aittir.
Ketebe.org İsmail Orman
Kalem Güzeli
Tam ismi Medeniyet
Âleminde Yazı ve İslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli olan eser, Mahmud Yazır’ın
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde vermeye başladığı
Osmanlı paleografyası derslerindeki tecrübelerinin eseri olup Türk hat
san‘atını felsefî bir nazar ve sûfiyâne bir neşve ile inceleyen bir çalışmadır.
Her biri bir kitaptan
oluşan beş kısımlık eserinin, dördüncü kısmının müsveddesini temize çekerken
vefat eden Mahmud Yazır’ın varisleri tarafından, temize çekilmiş, yazı ve harf
tarifleri ile şekilleri de tamamlanıp ve resimlenmiş olan üç buçuk kitaplık
bölümü ile müsvedde halindeki kısmı Diyanet İşleri Başkanlığı’na satılmış ve
basılması için İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu’na tevdi edilmiştir. Ancak
Baltacıoğlu’nun eser hakkında, kendi yayınlarındaki bazı kanaatleri tenkit eden
görüşler ve bazı karşı fikirler nedeniyle olumsuz görüş bildirmesi üzerine,
basım işinden vazgeçilmiştir. Daha sonra Mahmut Yazır’ın muhiblerinden Halim
Baki Kunter tarafından yeniden gündeme getirilmiş olan eser, basılmasının
lüzumlu olduğunu kana’ati üzerine 1971 yılında Uğur Derman’a verilmiştir. Metne
müdahale etmeden, gerekli açıklamaları hâşiyelerle vermeyi tercih eden Uğur
Derman, aslî örnekleri ve fotoğrafları güncelledikten sonra 1972, 1974 ve 1989
yıllarında üç kitap halinde neşretmiştir.
Kitabın birinci kısmı yazının ilmî hususlarına, ikinci kısmı yazının alet ve levazımatına, üçüncü kısmı yazma bahsi ve yazı çeşitlerine, dördüncü kısmı yazı âhengine, beşinci kısmı da yazının metafizik yönüne hasredilmiştir. Eserin müsvedde halinde kalan ayrı bir defteri de eserin basımından sonra Yazır’ın hanımı ve çocukları tarafından Uğur Derman’a teslim edilmiştir.