KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri
KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri

Abdullah Vefâyî Efendi

Hattat
Hafız Osman Aklâm-ı Sitte Ekolü

Ölüm Tarihi H. 1139-1141
M. 1726-1729
Doğum Yeri Edirne
Mezar Yeri Bursa

Fotoğraflar

Sanatkâr Hakkında

Edirneli olan Abdullah Vefâyî Efendi oradaki Muradiye Cami civârında ikâmet ederdi. Aklâm-ı sitteyi Kevkeb Derviş Mehmed Efendi’den meşkedip icâzet aldı. Daha sonra Hâfız Osman vadisinde tekemmül etmek için İstanbul’a giderek Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi’ye devam etdi. Hüsn-i hattaki mahâreti ile meşhur olunca Topkapı Sarayı’nın yazı hocaları arasına dâhil edilmişse de, şifa bulmak amacıyla gittiği Bursa’da vefat etmiştir. Henüz kırk yaşına erişmemiş olan Abdullah Vefâyî Efendi’nin vefatı için Devhâtü'l-küttâb müellifi 1727-1728, Tuhfe-i Hattatin müellifi ise 1729 senelerini işaret etmektedir.

Eserleri

Hocaları

Derviş Mehmed Efendi
Aklâm-ı Sitte
Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi
Aklâm-ı Sitte

Ketebe.org İsmail Orman

Nev'i şahsına münhasır bir zât olan Abdullah Vefâyî Efendi bazen ayağıyla, bazen de sol eli ile yazardı. Divanide kullanılması adet olan rıhı sülüs ve nesihte de kullanması, tashihleri kalemtraşla yapması, hareke ve nokta koyma hususunda çağdaşları tarafından eleştirilen kendine özgü davranışları ile hat sanatında yeni çığırlar açmaya çalışmış olduğu nakledilmektedir.

Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin

Edirne’de Murâdiye semtinde sâkin iken Kevkeb Mehmed Efendi’nin ta’limiyle hüsn-i hatt-ı sülüs ü neshi murâd üzere yazıp hoş-nüvîsân miyânında şöhret-şi’âr-ı hünerverân oldukta Sarây-ı Â'mire hidmet-i kitâbetiyle be-kâm olmuştu. Huzûr-ı hümâyûnda resm-i sikkeye cesâret ve hutût-ı eslâfa adem-i rağbet ve “menem diğer nîst” vadilerinde hareket ve sülüs ü nesh ü dîvânî gibi rîk-nisâr ve kendi hattını temâşâ ile ahbâbına cebre ictisâr ve ayağıyla ve dest-i şimâliyle meşk-i hat ve hurûfun ibtidâ vü intihâsında nev-zuhûr zülfeler emsali hilâf-ı âdâb-ı üstâdân-ı hat reftâr ü güftâr eylemesi bâ’is-i şemâtet ve nazar-ı isâbet eylemekle sinîn-i sinni vâsıl-ı erba’in olmadan mizacına illet târî ve tebdîl-i hava için mahrûse-i Bursa’ya azimet ve “şemâtet” (1141) târihi evâ’ilinde onda bu dehr-i bî-vefâdan rıhlet eyledi:
Her câ ki ışk hest cefâ vü vefâ yekîst
Âsâr-ı kaleminden Medîne-i Ebû Eyyûb-i Ensârî’de Yazılı Medrese ta’bîr olunan
İsmihân Sultân Medresesi’nde ketebesiyle dîvâr-ı dershâneye bir harf-i vâv resmedip Edirne’de Eski Câmi'de dahi bir ism-i Celâl ve bir vâv yazmıştır. Tafsîl-i hâli Devha-i Necîbâ’da ifâde olunmuştur.