Bakkal Ârif Efendi
Filibeli, الفلبويFotoğraflar
Sanatkâr Hakkında
Sultan Murâd Hüdâvendigâr zamanında “ordu şeyhi” olarak Filibe’nin fethinde bulunarak orada mesken tutan “Emir Şeyhi Ailesi”ne mensup Süleyman Efendi’nin oğlu olarak H. 1252/M. 1836 yılında orada doğdu. Tam ismi Ahmed Ârif'tir. Filibe’deki tahsîli esnasında, Yürüyüş Cami hatîbi Hâfız İsmâ‘il Efendi’den aklâm-ı sitteden icâzet aldı. R. 1293/M. 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nde Filibe’nin işgâl edilmesi üzerine ailesi ile beraber İstanbul’a hicret ederek Saraçhâneı’de bir bakkal dükkânı açtı. Senelerce bu işle meşgûl olduğundan, hattatlar arasında “Bakkal” lâkabıyla şöhret kazanan Ârif Efendi, İstanbul’da da Şevkî Efendi’den yeniden sülüs ve nesih meşkederek, H. 1301/M. 1883 yılında icâzet aldı. Hüsn-i hatta kısa zamanda gösterdiği kudret neticesinde, imtihânla Nûr-ı Osmâniye Cami avlusundaki meşkhânede yazı talimine memur edildi. Daha sonra Fâtih, Beşiktaş, Küçükmustafapaşa ve Molla Gürânî inâs mekteb-i rüşdiyelerinin hüsn-i hat muallimliğinde bulundu. H. 1321/M. 1903'de de Dârü’l-hayr’ın hatt-ı sülüs muallimliğine ta’yin edildi. Ancak H. 1323/M. 1905 senesinde felç geçirince meşkhânedeki vazîfesini ve uhdesindeki diğer muallimlikleri oğlu Mustafa Râkım Unan’a terketmek zorunda kaldı. Bir müddet hasta yattıktan sonra H. 2 Ramazân 1327/M. 17 Eylül 1909 tarihinde vefât etti. Edirnekapısı Kabristanı’nda gömülüdür.
Eserleri
-
SülüsH. 1309 / M. 1891-1892
-
SülüsH. 1318 / M. 1900-1901
-
SülüsH. 1309 / M. 1891-1892
-
Nesih, SülüsH. 1305 / M. 1887-1888
-
Nesih, SülüsH. 1309 / M. 1891-1892
-
Celi SülüsH. 1319 / M. 1901-1902
-
Nesih, SülüsH. 1307 / M. 1889-1890
-
Nesih, Celi SülüsH. 1315 / M. 1897-1898
-
SülüsH. 1320 / M. 1902-1903
-
Muhakkak, NesihH. 1310 / M. 1892-1893
-
Nesih, SülüsH. 1311 / M. 1893-1894
-
SülüsH. 1315 / M. 1897-1898
-
Nesih, SülüsH. 1312 / M. 1894-1895
-
SülüsH. 1310 / M. 1892-1893
-
SülüsH. 1319 / M. 1901-1902
-
Nesih, Sülüs
Akrabalar
Hocaları
Talebeleri
İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Hattatlar İbnülemin Mahmud Kemal İnal
Merhûmun boyu kısaya yakın, kır uzunca sakallı, zayıf, sarıklı idi. Filibeli ve Bakkal nâmları ile anılan bu zât hakka’l-insâf zemanının en mümtâz hattatlarından idi. Pek güzel ve pek çok yazı yazmışdır. Şâkirdlerinden Müfessir Küçük Hamdî(Yazır) Efendi, Sâmî Efendi’nin, “Ârif Efendi yazmışdır. Yazıları içinde öyleleri vardır ki, bakılmaz. Öyleleri vardır ki, yazılmaz.” dediğini söyledi.
...
Hamdî Efendi’den menkûldür: Yazdığı Delâ’ilü’l-hayrât’dan birini Medîne-i Münevvere Kütübhânesi’ne ihdâ eylemiş, diğerini – bi’l-âhare Mısır Melîki olan – Hıdîv İsmâ’il Paşazâde Hüseyin Kâmil Paşa içün yazmışdır. Kâmil Paşa bunun içün 200, mü’ahhâren hediyye etdiği hilye-i se’adet içün de 60 Mısır Lirası vermişdir.
...
Şehzâde Cami’nin Vefâ cihetindeki kapusının üstünde mahkûk Besmele-i Şerîfe – sülüs ve nesihde olduğu gibi – celîde de kemâlini isbat eder. Sâmî Efendi, hattat Necmeddîn Okyay Efendi’ye “Dünya kurulalı böyle celî bir Besmele yazılmamışdır.”[1] demiş.
...
Geçimini sağlamak içün bakkallıkla iştigâl eden yaşlı bir zâtın yıpranan, kuvvetini kaybeden elleri ile öyle metîn ve nefîs yazılar yazması, “Hattatların elinde esrâr-ı ilâhiyyeden bir sır vardır.” kelâmının, nihâyetinde hakîkate delâlet etdiğine şâhitdir.
[1] Bu lafın ardından, “Lakin yer olub da bir karış daha uzun olsaydı.” dediğini Necmeddîn Okyay nakletmekdedir.
Ketebe.org İsmail Orman
Oğlu Mustafa Rakım Unan tarafından kaleme alınan mezartaşı kitâbesi şöyledir:
Küllü men ‘aleyha fân
Allahü sübhânehu ve te’alâ, meşâhir-i hattatînden Filibevî el-Hâc Ârif Efendi kuluna rahmet ve mağfiret eyleye. El-Fâtihâ. 2 Ramazân 1327 fî yevm-i Cum‘a.
Ketebehü Mustafa Râkım ibnü’l-merhûm ve tilmizîhi.
Öte yandan söz konusu kitabeyi Bakkal Arif Efendi'nin şanına yakıştıramayan Sâmî Efendi'nin, neredeyse yeni baştan yazarcasına kalem-i tashihinden geçirdiği bilinmektedir.
Şevkî Efendi’den icâzet almak için yazdığı hilye-i sa'adet Topkapı Sarayı Müzesi’ndedir. (GY. no. 335) Ayrıca İstanbul’un değişik yerlerinde çok sayıda mezartaşının altında imzası vardır. Bunlardan başka, dileyene satırı bir Mecidiye’den, doğrudan taş üzerine kalem ile mezartaşı kitâbesi yazdığı rivâyet edilir.
Bir hilye-i şerîfi H. 1304/M. 1886-1887’de, müselsel sülüsle yazdığı bir levhâsı ise H. 1309/M. 1891-1892’de basılmıştır. Öte yandan Şevket Rado, “Seyyid el-Hac Ahmed Ârif” ketebeli, tarihsiz bir Kur’an-ı Kerim'in ona ait olduğunu söylemekteyse de, kur’an yazdığına dâir bir bilgi bulunmamaktadır.
Yazıya son derece meraklı olup evinde ve boş zamanlarında dükkânında yazı ile meşgûl olan Bakkal Ârif Efendi’nin, vapurda giderken bile yazı meşkettiği müşâhede edilmiştir. Ayrıca kendisinden meşk almak isteyenlere dükkânında yazı ta’lim ettirdiği dahi görülmüştür.
Ayrıca şaşırtıcı derecede seri’ü’l-kalem olduğu söylenen Bakkal Ârif Efendi hakkında, Sâmî Efendi’nin, biraz da kinâye ile, “Topuğunu ka’idesine tıkıp Rabbiyesir’den başlar, murakka’ın sonuna geldiğinde daha Rabbiyesir’in mürekkebi kurumamışdır. Ama arada vavın gözü kapalı olmuş, herifin umurunda mı?” dediği nakledilmektedir.
İslam Ansiklopedisi M. Uğur Derman
Ahmed Ârif Efendi Filibe’de doğdu. “Emîr şeyhleri” denilen bir aileye mensuptur. Rumeli’de yetişen hattatların önde gelen isimlerinden olup Hacı Ârif Efendi diye de bilinmektedir. İlk tahsilinden sonra medreseye girdi. Bu arada güzel yazıya da merakı bulunduğundan Filibe Yürüyüş Camii hatibi İsmâil Efendi’ye devam ederek ondan meşk* alıp mezun oldu. 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nde (Doksanüç Harbi) Filibe’yi terkedip İstanbul’a geldi. Geçimini temin maksadı ile Saraçhanebaşı’nda bir bakkal dükkânı açtı. İleri denebilecek yaşına rağmen, güzel yazıya olan iştiyakı ve kabiliyeti sebebiyle, bir fırsatını bularak İstanbul’da zamanının tanınmış üstadı Mehmed Şevki Efendi’den meşke başladı ve onun takdirini kazandı. Bir hilye* yazarak bununla hocasından tekrar icâzetnâme aldı. 1301 (1883) tarihli bu hilye halen Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndedir (Güzel Yazılar, nr. 335).
Hattatlar arasında açılan imtihanı kazanarak Nuruosmaniye Camii Vakfı hat muallimliğine getirildikten sonra bakkallığı bırakarak salı günleri Nuruosmaniye’de, cuma günleri de Saraçhanebaşı’ndaki evinde sülüs-nesih hat dersleri verdi. Son zamanlarında felç oldu ve 19 Eylül 1909’da vefat etti. Mezarı Edirnekapı’dadır.
Şevki Efendi’nin en seçkin talebesi olan Ârif Efendi, daha çok sülüs ve nesih yazıda tanınmıştır. Sayısız meşk, kıta, murakka‘, hilye, evrâd-ı şerif, delâilü’l-hayrat ve levha yazmış, celî yazı ile fazla uğraşmamıştır. Ancak Şehzadebaşı Camii’nin Vefa kapısı üzerine yazdığı celî besmele çok meşhurdur. Çok süratli yazı yazdığı bilinmektedir. Yazılarının çoğuna “tilmîz-i Şevki” şeklinde imza atarak hocasına olan hürmet ve bağlılığını göstermiştir. Yetiştirdiği pek çok talebe arasında Aziz Efendi (Rifâî), Elmalılı Küçük Hamdi ve Necmettin Okyay ilk hatırlanacak olanlardır.
BİBLİYOGRAFYA
İbnülemin, Son Hattatlar, s. 54; M. Uğur Derman, Hattat Hacı Arifler, İstanbul 1965, s. 4; Eşref Edip, “Ârif”, İTA, I, 491-495; “Ârif”, TA, III, 309; R. Ekrem Koçu, “Ârif Efendi”, İst.A, II, 993-995.