Fasîh Ahmed Dede
Şeyh Hamdullah Aklâm-ı Sitte Ekolü
Sanatkâr Hakkında
Arnavut asıllı olup Fâtih Sultan Mehmed Hân zamanında Osmanlı tâbiyetine geçmiş ve değerli devlet adamları yetiştirmiş Dukakinzâde ailesine mensup Mehmed Bey’in oğlu olarak İstanbul’da doğdu. Babası sâyesinde iyi bir tahsil gördü. Arapça ve Farsça öğrendi, hatt-ı ta’lik, resim ve minyatür sanatlarında mahâret kazandı.
Eğitimini tamamladıktan sonra bir müddet Dîvân-ı Hümâyûn hulefâlarından oldu. Daha sonra Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa’ya kapılanıp hazîne kâtibliğini yaptı. Musâhibi olacak derecede takdîrini kazandığı paşanın himâye ve yardımlarını gördü. Ancak vefâtı ile ikbâl kapıları kapandığından devlet işlerinden el çekerek, Galata Mevlevîhânesi şeyhi Gavsî Dede’ye intisâb etti.
Sonraki yıllarını Galata Mevlevîhânesi’ndeki bir hücrede inzivâ hâlinde hat dersleri vererek ve eserlerini kaleme alarak geçiren Fasîh Ahmed Dede, otuz seneye yakın devam eden bu sürecin son günlerinde, öleceğini anlamış olduğu için dostlarını ziyâret edip dervişlerle tek tek helâlleşmiş ve nihâyet H. 1111/M. 1699 senesinde vefât etmiştir.
Na’şını vasiyeti mûcibince Şa’bâniyye Târikatı’nın Nasûhiyye kolunun
pîri Nasûhî Mehmed Efendi yıkamış, cema’ât-i uzmâ ile Galata Mevlevîhânesi’nin
hâmûşânına defnedilmiştir. Mezartaşına, Şâhin Girây’ın, “Göçtü bakî mülküne
Derviş Fasîh-i Mevlevî”
mısra’ını ihtivâ eden kıt‘a hakkedilmiştir.
Hocaları
Ketebe.org İsmail Orman
Kendine has üslûbu ile Dîvân Edebiyâtı’nın en kudretli şâ’irleri arasına girmiş olan Fasîh Ahmed Dede, rindâne ve âşıkane gazelleri ile meşhurdur. Dokunaklı mersiyelerinden bazıları da bestelenmiştir. Dîvânçe, Münşe’ât, Münâzara-i Gül ü Mül, Münâzara-i Rûz u Şeb, Tenbâkûnâme ve Kalem Makalesi adlı eserleri bulunmakta olup kaynaklarda zikredilen Hüsrev ü Şîrîn, Mahmûd u Ayaz(Hâs u Ayâz) ve Behişt-âbâd adlı eserlerine tesâdüf edilmemiştir.
Köprülüzade’nin
mâ’iyetinde iken Büyük Derviş Alî Efendi’den sülüs ve nesih öğrenmiş olan Fasîh
Ahmed Dede’nin, asıl mahâretinin
ta’likte olduğu ve zamanının “İmâd-ı Rûm”u olarak addedildiği menkûl ise de, bu kalemdeki üstâdının kim olduğu
bilinmez. Daha ziyâde kitap istinsâhında kullanılan hurde ta’likin mu’cidi
olarak kabul edilir ki, dest-i hattıyla muhârrer eserlerinde kullanmıştır.
Süleymaniye Kütüphânesi’nde bulunan müretteb Dîvân’ı(Emiri, 326) ile Topkapı Sarayı Müzesi, Emânet
Hazinesi’nde bulunan H. 1091/M. 1680 tarihli Dîvân-ı Rızâyî bu cümledendir.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Ceddi Dukaginzâde vüzerâdandır. Sadr-ı esbak Köprü-lüzâde Ahmed Paşa hidme tinde Derviş merhûmdan tahsîl-i sülüs ü nesh ve o kuvvetle müselsel hürde ta’lîk tedârük ü ihtira’ edip kendiden sonra niçe erbâb-ı ma’ârif-i hâcegân ta’lîki ona taklîd eyleyip Acemâne bir tarz-ı hâs olmuştur ki, Çelebizade ve Sâmî emsali müşârün bi’l-benân kimselerin pîrâye-i ma’rifetleridir.
El-kıssa Kapanî Meczûb Mehmed Dede nutkuyla:
Tecerrüd zevkin iteli cümle der-pîş Soyundı mâsivâdan oldı derviş
me’âlince bir külah ve bir hırka ittihâz ve dergâh-ı Mevleviyye’yi melâz eylemiştir. Galata Mevlevîhânesi’nde bir hücrede ilâ âhi-ri’l-ömr evkât-güzâr ve elifât-ı erba’ada “İrci’i yâ hurûfe fi elifâtike” melhûmunca vâsıl-ı rûhâniyân-ı ebrâr ve vâdî-i hâmûşân cây-ı karâr eyledi. Hâcî Selim Girayzâde şâhî-mahlas Şâhin Giray merhûm bu mısra’ı târih deyip bir taşa yazdırıp irsâl eylemiştir:
Göçdi bâkî mülkine Derviş Fasîh-i Mevlevi” (1111).
İttilâkiyyât-ı garibedendir ki, o hânkâhda ba’de-zamânin şeyh-i bâkî olmuştur. Nihâdî merhûm dahi demiştir ki, târîh-i mezbûrdan mukaddem vaz’ olunmakla hâlâ çifte baş taşıyla sâ’irinden kabri mümtâzdır:
Cilve-gâh ola Fasîh’e gülşen-i dârü’n-na’îm (1111).
Müretteb dîvânı ve Gül ü Mül nâmına bir eser-i mu’teberi ve Hâs u Ayâs Sergüzeşti ve Hüsrev ü Şirin ve Münşe’ât ve hatt-ı latifiyle niçe mecmû’aları ve beste olmuş ilâhiyyâtı vardır ki, birinin matla’ı budur:
Felek gerdişlerinden işlerin bitmişlerin gönder
Muhassal bu fenada cümleden geçmişlerinin gönder
Bu na’t-ı şerif dahi ol merd-i ferdin güftâr-ı latifidir:
Şensin ol yektâ vücûd-ı bî-nazîr ey nûr-ı Rab
Zâtun oldı on sekiz bin âlemi halka sebeb
Şensin ol ser-meclis-i peygamberân kim cümlesi
Mu’cizâtun câmmun bir katresine teşne-leb