Fındıkzâde İbrahim Efendi
Sanatkâr Hakkında
Filibe Kadısı iken vefât eden Fındık Mustafa Efendi’nin oğlu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Babasına nisbetle “Fındıkzâde” lâkabı ile şöhret kazandı. İlmiyeye hazırlanan her genç gibi dînî ilimleri öğrendi. Ayrıca Abdülbâkî Ârif Efendi’den ta’lik meşkederek icâzet aldı.
Eğitimini
tamamladıktan sonra imtihânla müderris olup Anadolu’da ve İstanbul’da muhtelif
medreselerde görev yaptı. Daha sonra ilmiye sınıfına geçerek taşra
kadılıklarında istihdâm edildi. 1751 yılında Medîne Mollası iken azledilince
İstanbul’a döndüyse de, kısa süre sonra vefât etti.
Ketebe.org İsmail Orman
Hatt-ı ta’likte döneminin
önemli isimlerinden biri olan Fındıkzâde İbrahim Efendi, Üsküdâr Yeni Vâlide
Cami’nin inşâ kitâbesini yazma şerefine de nâil olmuştur. Veliyyüddîn Efendi
Kütüphânesi’nde de ta’likle istinsâh etmiş olduğu Azmîzâde Mustafa Haletî
Efendi’nin Hâşiyye-i Azmîzâde adlı eseri vardır(1101)
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Cedleri hafta vâ’izlerinden olup ve pederi Nûrü’l-fetâvâ ve sakk-ı ma’rûf sâhibi Fındık Mustafâ Efendi, Filibe’den ma’zûlen “âşık-ı huld” (1105) târihinde vefât ve hanesi mukabilinde Nûrî Dede Cami’ etrafında dîde-dûz-ı arsa-i arasât oldu. Sâhib-i terceme dahi bir nahl-i berûmend-i kemâl olup sâf-derûn ve sağ adam olmakla evân-ı sa’ylerirıde hatt-ı ta’likin celi vü hafisini Kâdî-asker Abdülbâkî Ârif-i ma’rûftan temeşşuk ile sâhib-i izn ü icâzet-i pür-haysiyyet olmakla o zât-ı güzînin lübb-i lübâb-ı kemâlinin şâkird-i kışrîsi dahi üstâd-ı vâlâ-nijâd olmuşlardır. Üsküdar’da Vâlide Sultân Câmi’i atebe-i ulyâsında olan târihi ve İslâmbol’da âsârı ve nüsah-i muharrere-i bisyârı vardır. Câmi’-i fakir ibtidâ onların pîş-i pîş-tahta-i tahinilerinde zânû-zede-i istifâde olmuşumdur. Şâ’ir-i ınâhir bu şi’ri gîıyâ onların âsârını vasf için gûyâ olmuştur:
Fe-vallâhi mâ edrî ezehru hamîletin
Bi-tırsike em dürrün yehlhu alâ nahri
Fe-in kâne zehren fe-hüve sun’u sehâbetin
Ve in kâne dürren fe-hüve lücceti’l-bahri
Medîne-i Münevvere’den ma’zûlen cevz-i ma’dûd-ı ömrü tamâm ve vâlidleri eenbinde azm-i dârü’s-selâm eylediği bu mısra’la ifâde olundu:
Ola Fındıkzâde yâ Rab nukl-i ser-bezm-i na’îm (1165)