Hacı Beşir Ağa
Hafız Osman Aklâm-ı Sitte Ekolü
Fotoğraflar
Sanatkâr Hakkında
Kara ağalardan olup çocuk yaşında köle olarak Mora Mültezîmi Ahmed Paşa’nın dâiresine girmiş, girişken kişiliğe ve parlak zekâsı sâyesinde 1724’te Saray-ı Hümâyûn’a alınarak, Şehzâde Sultan Mahmud’un hizmetine verilmiştir. Şehzâdenin 1730’daki Patrona Halîl İsyânı ile cülûsu üzerine musâhib-i şehriyârî, 1732 yılında hazînedâr ve nihâyet 1746 yılında, Yapraksız Hacı Beşîr Ağa’nın çekilmesi üzerine Dârü’s-sa‘ade Ağası olmuştur.
Umûr-ı devletteki tecrübesini, sultan üzerindeki te'siri ve devlet erkânı ile olan ilişkileri ile birleştirerek kısa zamanda sarayda büyük bir nüfûz elde etmiş olan Hacı Beşîr Ağa, en küçük atamalardan hâricî ilişkilere varıncaya değin her türlü işe karışır olmuştu. Bu da doğal olarak usulsüzlükleri de beraberinde getirmişti. Nitekim hakkındaki şikâyetler de çığ gibi büyümüştü.
Nihayet saraya yapılan erzâk ve mal alımlarından kethüdâsı
Süleyman vâsıtasıyla yüklü komisyonlar elde ettiği anlaşılınca görevden alınarak
Kızkulesi’ne hapsedildi. Yapılan tahkikat neticesinde suçu sâbit bulunduğundan
1752 senesinde idâm edildi. Üsküdâr Doğancılar’daki Nasûhî Tekkesi hazîresine
defnedildi.
Eserleri
Ketebe.org İsmail Orman
Yüklü rüşvetler mukabilinde yaptırmış olduğu haksız atamalar neticesinde, devlet erkânı ve halk nazârında kötü bir şöhret kazanmış olan Hacı Beşîr Ağa’nın, hüsn-i hatta düşkünlüğü nedeniyle Şeyh Hamdullah ve Hâfız Osman gibi nâmlı hattatların eserlerini sahiplerinden hîle ve hud‘a ile alıp piyasada sattırmaya başladığı nakledilmektedir. Harîs kişiliği ve paraya düşkünlüğü nedeniyle Osmanlı tarihinde karanlık bir portre sunmuş olmakla birlikte, Osmanlı hat sanatına damgasını vurmayı başarmış hattatlardan biridir.
Bilhassa celî sülüsteki kudreti ile Ahmed Karahisârî’den sonraki en büyük hattatlardan biri hâline gelmiş, Hâfız Osman ekolünü celî sülüs kaleminde zirveye taşıyarak, Mustafa Râkım Efendi’nin elinde tekemmüle ulaşacak olan yolu açmıştır. Hüsn-i hatta Enderûn-ı Hümâyûn’daki eğitimi esnâsında Topkapı Sarayı’ndaki Hasırcılar Mescidi’nin imâmı ve Seferli Koğuşu’nun hüsn-i hat mu’allimi Hâfız Mustafa Efendi’den aklâm-ı sitte dersleri alarak başlamış olan Hacı Beşîr Ağa, daha sonra da halefi Mumcuzâde Mehmed Ağa’ya devam etmiş ve kalabalık bir cemiyet huzurunda icâzet almıştır.
Halefi Yapraksız Beşîr Ağa’nın Eminönü’ndeki manzûmesinde bulunan çeşme ile Asmalımescit Sokağı’ndaki H. 1153/1740-1741 ve Yerebatan Sarnıcı yanındaki H. 1157/M. 1744-1745 tarihli çeşmelerin kitâbeleri ile Şehzâdebaşı, Fâtih ve Bursa Emîr Sultan’daki muhtelif çeşmelerin kitâbelerini de yazmış olan Beşîr Ağa’nın en önemli yazıları, Sultan Mahmud’un H. 1156/M. 1743-1744 senesinde inşâ ettirdiği Ayasofya İmâreti’nde karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca Kalenderhâne Cami ile Topkapı Sarayı’ndaki Şehzâdegân Mektebi’nin kitâbelerini de kaleme aldığı bilinmektedir.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Ağayân-ı Enderûn-ı Hümâyûn’da perverde bir ma’rifet-nümâ idi. “Kalemu esâbe mined-devât midâdhâ” kabilinden olmak münâsebetiyle fi’l-asl Hasırcılar İmâmı Hafız Mustafâ Efendi’den sülüs ü neshe berây-ı cem’-i hedâyâ rağbet-nümâ olup badehu Enderûn ricâlinden Mûmcuzâde Mehmed Ağa’dan bir meclis-i â’lîde me’zûn-ı ketebe olmakla bir tarîkle dahi zu’munca uluvv-i mertebe sahibi olup tüfenk ve tîr-endâz bir bü’l-heves-i bâlâ-per-vâz iken hazînedâr-ı şehriyârî rütbesin ihrâz edip ve nâzır-ı dâ-rü’s-sa’âdetü’ş-şerîfe olmakla dahi ser-firâz oldu. Beyt:
Kanlar ağlasun mürekkeb kara geysün hâmeler
Başına rîgler saçup dürsün yüzünü nâmeler
me’âlinee “tarâvet-i saltanat” (1165) târihi evâhir-i Şa’bân’ında küşte-i şemşîr-i hüdâvendigârî oldu. Üsküdar’da Nasûhî Efendi Hânkâhı kurbünde medfûndur. Vaktinde olan ba’zı hayrâtın târihlerinde ketebeleri müşahede olunur. Endek zamân müddette hezâr kıta’ât-ı Şeyh u Dede ve sâ’ir esâtize-i selefin âsâr u mesâhifini ashâb yedinden tav’an vekerhen nehb ü celb eyledi. Fî nefsi’l-emr iddi’â-yı hüsn-i hatta Edirneli Abdi Efendi tavr u meşrebinde bir vücûd-ı ma’ârif-esîr idi.