Mustafa Nazîf Efendi
Hafız Osman Aklâm-ı Sitte Ekolü
Sanatkâr Hakkında
Solakbaşı Ömer Efendi’nin oğlu olarak İstanbul’da doğdu. Fevkalade bir eğitim gördüğü gibi, Arapça ve Farsça öğrenip edebiyâtla meşgul oldu. Müneccimbaşı Halîl Efendi’den hususi surette ilm-i nücûm öğrendiği gibi Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi’den de sülüs ve nesih meşkederek icâzet aldı. Eğitimini tamamladıktan sonra bir vezîre kapılanarak Boğdan’daki valiliği esnasında dokuz sene kâtibliğini yaptı.
Daha sonra Müverrih Anbârî Mehmed Râşid Efendi’ye bağlanarak pây-i tahta döndü. Önce hâce ünvânını elde etti. Ardından İstanbul Mukata’cılığı’na ta’yin edildi. Farsça bilgisi nedeniyle 1741 ve 1746 yıllarında İran Sefîri ile birlikte Tahran’a gitti. 1747’de Anadolu Muhâsebecisi ve ertesi sene Süvârî Mukabelecisi olup hemen ardından da Şehremîni nasbedildi. 29 Ocak 1751'de Sadâret Kethüdâlığı’na tayin edildiyse de, sadâret değişikliği nedeniyle 17 Kasım 1752’de Edirne’ye sürüldü. Uzun müddet burada ikamet ettikten sonra affedilmekle beraber bir daha devlet hizmetine alınmadı.
1168 senesi Rebi’ü’l-ahir’inde (28 Ocak 1755) vefât ederek, Koca Mustafa Paşa Cami hazîresine defnedilmiş olan Mustafa Nazîf Efendi'nin liyâkat sâhibi ricâlden olduğu menkûldür. Zamanın nâmlı kâtiblerinden olduğu bilinmekteyse de, yazısına tesâdüf edilememiştir.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Hüsn-i hattı İmâm-ı pür-nûr-ı Câmi-i Mîr-âhûr es-Seyyid Abdullâh-ı meşhurdan tahsil ve ba’de’l-izn Re’îsü’l-küttâb Anbârî Mehmed Efendi’ye mührdâr-ı sâhib-vakâr-ı nâmdâr olmakla tebcil olundu. Tarîk-i hâcegânda üftân u hîzân ba’zı münâsib menâsıb ile pûyân u devân ve Münîf Efendi’den sonra bunlar dahi sefâret-i İrân hidmetiyle mülâkât-ı Nâdir Şâh ve avdette ba’zı hidemât ve kethudâyî-i sadr-ı a’zam ile ağa-yı âlî-câh oldu. Nezâfet-i zâhirî unvân-ı bâtınîye mûsıl olmuş iken “isti’câl-i türâb” (1168) târihi Rebî’-i Sânî’sinde rıhlet ve Koca Mustafâ Paşa Hânkâhı Mezâristânı’nda âsûde-i hücre-i türâb oldu.