KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri
KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri

Sâlih Nâ’ilî Efendi

Manastırlı Nâ’ilî
Hattat
Hafız Osman Aklâm-ı Sitte Ekolü

Doğum Tarihi H. 1239
M. 1823-1824
Ölüm Tarihi H. 1293
M. 1876-1877
Doğum Yeri Kosova-Manastır
Mezar Yeri Mısır

Sanatkâr Hakkında

Kazâz Şahâbeddîn Ağa’nın oğlu olarak H. 1239/M. 1823 senesinde Manastır’da doğdu. Kur‘ân-ı Kerîm’i hıfzedip biraz da Arapça öğrendikten sonra H. 1259/M. 1843'te İstanbul’a giderek Nûr-ı Osmâniye Medresesi’ne girdi. Daha sonra Kadırga’daki Şehid Mehmed Paşa Medresesi’ne geçti. Mezun olduktan sonra bir müderrislik elde edemeyince tâliplerine Kur‘ân-ı Kerîm ve Şifâ-i Şerîf yazarak geçimini sağlamaya çalıştı. Ayrıca bazı kibârzâdelere muallimlik yapar, Arapça ve Farsça okutup yazı talim ederdi. Son olarak Mısır zâdegânından birinin mâiyetine girerek Mısır’a gitti ve H. 1293/M. 1876 senesinde orada vefât etti. 

Eserleri

Hocaları

no image
Arnavut Ali Ulvi Efendi
Aklâm-ı Sitte

İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Hattatlar İbnülemin Mahmud kemal İnal

Şâ’irler arasında “Nâ’ilî-i cedid” nâmı ile ma’rûfdur. Evlenmemiş, daha çok tecerrüt âleminde yaşamışdır. Mevlevî Târikātı’na mensubdur. Mürşidi, Bahâriye Mevlevîhânesi şeyhi Yenişehr-i Fenarî Nazîf Dedeefendi’dir.

Kumral sakallı, top burunlu, kırmızı yüzlü, ulemânın şu’arâsından ve hattatîninden, rind-meşreb, hoş-suhbet ve zarif bir zât olduğunu kendini tanıyanlar söylediler. Zerâfetine delâlet eden sözlerindendir ki, bir meclisde “Hoca Efendi, rakı içiyor musun?” demişler, “şişe şişe” demiş.

Eş’arı emsâline nisbetle üstâdânedir. Hicivde ileri gidenlerdendir.

Eski Trabzon Vâlisi Kādrî Bey’e Farsca okutduğundan dîvân-ı eş’arı, onun Haydarpaşa’daki evinde mahfûz iken evle beraber yandığını, Kādrî Bey’in oğlu Hüseyin Kâzım Bey söylerdi.

Bulabildiğim eş’arını vaktile yazmışdım. Mürşidi hakkında kāsîde, müstezât, terkib-i bend, gazel, menzume, vefât tarihleri, hicv ve hezl menzumeleri ile kıt’aları olmak üzere kütübhânemde bir dîvânçe teşkil edebilecek kadar eş’arı vardır.

Ehl-i ma’na tumturak-ı lâfza etmez itinâ

dediği hâlde menzumelerinde tumturaklı sözlere itinâ etmişdir.

Attar’ın Pendnâme’sini bir beytini Türkçe beş beyit ile teştir ve tesmiyye ederek Mısır’da basdırılmışdır.

Sülüs ve nesihde mehâreti olduğu eldeki eserlerinden anlaşılıyor. Kendi de

Hüsn-i hat, hüsn-i beyân sahibi nâdir bulunur

Nâ’ilî gibi sühânver, tarafeyn-i câmi’

demişdir. Elyazısı ile yalnız bir mushâf-ı şerîf gördüm.   

Ketebe.org İsmail Orman

Şair Kimliği

Asıl şöhretini borçlu olduğu şi’ir sahasında, önceki nâmdâşına nisbetle “Nâ’ilî-i Cedîd” nâmı ile ma’rûftur. Üstâdâne eş‘arını hâvî dîvânı olduğu gibi, mürşîdi Bahâriye Mevlevîhânesi şeyhi Yenişehr-i Fenarî Nazîf Dedeefendi’nin hakkında yazdığı kasîde, müstezât, terkib-i bend, gazel, manzûme, vefât tarihleri ve kıt’a olmak üzere bir hayli eş‘ârı vardır. 

Hicivde de zamanının ileri gelenlerinden olan Sâlih Nâ’ilî Efendi, bu hususta kendini şu şekilde anlatmıştır:

Bir de hicvetmiye açılsa mübârek ağzım

Dil uzatsam birine hâli mükedder bulunur  

Düşmânı tığ-ı zebânım ile mecrûh ederim

Sineler cerh eder nizev ü hançer bulunur  

Bende yok havf-i vezîr ü gâm-i şeyhü’l-islâm

Avn-i Bârî ile yâr-i peygâmber bulunur

Öte yandan yazmış olduğu hicviyeler nedeniyle diğer emsâli gibi tepkilere ma’rûz kalınca

Nâ’ilî mânend olursun dide-i devrâne dağ

Çıkmasın nâmın sakın âlemde şâ’irdir deyû

beytini kaleme almıştır.

Zamanında ulemânın şu‘arâsından ve hattatîninden addolunan Sâlih Nâ’ilî Efendi’nin, bu husustaki mahâreti için 

Hüsn-i hat, hüsn-i beyân sahibi nâdir bulunur  

Nâ’ilî gibi sühânver, tarafeyn-i câmi’

dediği menkûldür.

Ketebe.org İsmail Orman

Muhtemelen memleketinde de hüsn-i hat dersleri almış, İstanbul’a gittikten sonra da Arnavut Alî Ulvî Efendi’den aklâm-ı sitteyi yeni baştan meşketmiştir. Süleymaniye Kütüphânesi’nde bulunan H. 1267/M. 1851 tarihli “Allahü vahde” levhâsından sülüste de mâhir olduğu anlaşılıyorsa da, asıl kudreti, mâ’işetini temin için yazmış olduğu mesâhif-i şerîfe ve sâ’ir kütûb-i nefîsede kullandığı nesihtedir. 

Hat ü Hattâtân’da “otuz kadar mushâf-ı kebîrinin görülmüş” olduğu beyân olunan Sâlih Nâ’ilî Efendi’nin bir mushâfını da İbnülemin müşâhede eylemiş ve yazısının letâfetine işâret olmuştur. Özel koleksiyonda bulunan H. 1278/M. 1861 tarihli Kur‘ân-ı Kerîm’i, İbnülemin’in tesbitinin ne denli doğru olduğuna delâlet etmektedir. H. 1273/M. 1856 tarihli bir mushâf-ı şerifi de İstanbul Üniversitesi Kütüphânesi’ndedir(A. 6647).