Yusuf Mecdî
Hafız Osman Aklâm-ı Sitte Ekolü
Sanatkâr Hakkında
Aslen Rum olup muhtemelen Girit Adası’ndan esir edilerek İstanbul’a nakil ve bir kibarzadenin hanesine dahil edilmiştir. Zekası ve yeteneği ile dikkati çektiğinden, İslami usüllere göre tahsil ve terbiye gördüğü gibi, efendisinin müsaadesiyle Hâfız Osman’dan da aklâm-ı sitteyi öğrenerek icazet almıştır. Daha sonra Divan-ı Hümayun Kalemi hulefalarından olup bu hal üzere iken H. 1133/M. 1720 senesinde vefat etti. Topkapı haricinde Takyeci İbrahim Ağa Cami civarında medfundur.
Hâfız Osman’ın önde gelen şakirdlerinden biri olarak, yetiştirdiği öğrencilerle hocasının tarzının yaygınlaşmasında büyük hizmeti bulunan Yusuf Mecdî Efendi’nin, on iki kalemin kaffesinde de mâhir bir hattat olduğu nakledilmektedir. Sultan Ahmed Han tarafından İran Şahı'nın cülusunu tebrik için yazdığı name-i hümayun meşhurdur.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Hüsn-i hatt-ı sülüs ü neshi müşârün bi’l-benân nâmdaş-ı câmi’ü’l-Kur’ân Hafız Osman Efendi merhûmdan tahsil ve izn-i ketebe ile tebcil olunmuştur. “Edhem-i hâmemüzün bir ayağı aksardur” mefhûmunca kilk-i leng ile hem-pâ bir vücûd-ı pür-mecd-i bî-hemtâ idi. Dîvân kalemi küttâbından olmakla tebrîk-i cülûs-ı Şâh-ı İrân için yazdığı nâme-i hümâyûn idhâl ü ihrâc ile mahv ü isbât zımnında tebdil olunmak iktizâ eylemekle te’hîr olunmuştu, ziyâret olundu. Sülüs ü nesh ü rik’a vü ta’lîk cümlesini icrâ ile mahâreti hüveydâ idi. “İzzethâne” (1133) târihinde azm-i hâne-i izzet-cennet eyledi. Topkapısı hâricinde Takyeci Cami mukabilinde medfûndur.