شفيق بك
الصور
نبذة عن الفنان
Dîvân-ı Hümâyûn Dâ’iresi’nde Tahvîl Kalemi hulefâsından Sebzî Efendizâde
Süleyman Mâhir Bey’in oğlu olup H. 1235/M. 1819/1820’de Beşiktaş’ta, Kılıç Alî
Paşa Mahâllesi’nde dünyaya geldi. Tahsîline devam ederken hüsn-i hatta merak
duyarak evvelâ Kebecizâde Ömer Vasfî Efendi’nin şâkirdanından Alî Vasfî
Efendi’ye, onun vefâtı üzerine de teyzesinin eşi olan Kazasker Mustafa
İzzet Efendi’ye devam etti. H. 1251/M. 1835-1836 yılında, henüz onaltı yaşında
iken icâzet aldı.
Ertesi sene babasının memur olduğu kaleme hulefa oldu. Dîvân-ı Hümâyûn
usûlünce büyükbabası gibi “Sebzî” mahlâsı verildiyse de, bir nedenle
kalemi terkederek kendini tümüyle hüsn-i hatta hasretti. Kazasker Efendi’nin
adetâ bir ilim, sanat ve musıkî dergâhı olan hânesine devam ederek hüsn-i
hattaki mahâretini geliştirdi. Kazasker Efendi’nin H. 1261/M.
1845’te Sultan Abdülmecîd’in imamlığına tayininde de muzıka ve hademe-i
hümâyûn hutût muallimliklerine getirildi.
Bu görevi esnâsında, Sultan Abdülmecîd’in fermânıyla
Zi’l-ka’de-1265/Eylül/Ekim-1849’da hâcegân rütbesi ile sultanın Sakız’da
yaptırdığı cami-i şerîfe asılacak levhaları yazmaya memur edildi. Hususî
vapurla Sakız’a giderek, yazdığı levhaları yerlerine yerleştirdi. H. 1271/M.
1855 yılındaki depremde harabeye dönen Bursa Ulu Cami’nin duvarlarını süsleyen
yazıların tamiri ile yeni yazı ve levhâların tahrîri için Ser-sikkezen
Abdülfettâh Efendi ile beraber Bursa’ya giderek, 3 seneden fazla orada kaldı.
Aralıksız 34 sene muallimlik yaptıktan sonra, giderek
artan rahatsızlıkları nedeniyle kendi isteği üzerine 750 guruş maaşla tekaüde
sevkedilen Şefik Bey, kısa süre sonra H. 1297/M. 1880 yılında vefât ederek
Yahyâ Efendi Türbesi’nin hazîresine defnedildi. Mezartaşının ta’likle yazılmış
kitâbesi şöyledir:
Ah mine’l-mevt!
Çün ecel geldi ana olmaz emân cürmünü afv eyle yâ Rabbe’l-menân mağfiret kıl olmasın hâli yaman mazhâr-ı nûrı şefa’at kıl her zemân Muzıka-i Hümâyûn hocası Hattat Şefîk
Bey rûhuna, Fâtihâ. sene 1297
أعماله
-
Nesih, SülüsH. 1281 / M. 1864-1865
-
SülüsH. 1289 / M. 1872-1873
-
Celi SülüsH. 1291 / M. 1874-1875
-
Nesih, SülüsH. 1263 / M. 1846-1847
-
Celi SülüsH. 1294 / M. 1877-1878
-
Celi SülüsH. 1292 / M. 1875-1876
-
Celi Sülüs
-
SülüsH. 1281 / M. 1864-1865
-
SülüsH. 1294 / M. 1877-1878
-
Celi SülüsH. 1275 / M. 1858-1859
-
Celi SülüsH. 1292 / M. 1875-1876
-
SülüsH. 1296 / M. 1878-1879
-
Nesih, SülüsH. 1292 / M. 1875-1876
-
Celi SülüsH. 1279 / M. 1862-1863
-
Celi SülüsH. 1286 / M. 1869-1870
-
Celi SülüsH. 1286 / M. 1869-1870
-
Celi Sülüs
-
Sülüs
-
Celi SülüsH. 1289 / M. 1872-1873
-
Sülüs
-
Sülüs
-
Celi SülüsH. 1288 / M. 1871-1872
-
Celi SülüsH. 1278 / M. 1861-1862
-
Nesih, SülüsH. 1291 / M. 1874
-
SülüsH. 1279 / M. 1862-1863
-
Hatt-ı İcazeH. 1287 / M. 1870-1871
-
Celi SülüsH. 1273 / M. 1856-1857
-
Celi SülüsH. 1285 / M. 1868-1869
-
Celi SülüsH. 1294 / M. 1877-1878
-
Celi Sülüs
-
Celi Sülüs
-
Celi Sülüs, Hatt-ı İcazeH. 1279 / M. 1862-1863
-
Celi Sülüs, MüsennaH. 1290 / M. 1873-1874
-
Celi SülüsH. 1279 / M. 1862-1863
الأقارب
الأساتذة
التلامذة
Ketebe.org İsmail Orman
Bilhassa sülüs ve celîsinde kemâl mertebesine erişmiş olan
Şefîk Bey’in nesih, dîvânî ve siyâkatte de mâhir olduğunu eserlerinden
anlamaktayız. İbnülemin’in “Esrâr-ı hutûtun en dakik noktalarına vâkıfdır
ki, âsar-ı bedi’âsı hoş-nüvisânın makbûl ve mağbûtudur” diye methettiği Şefîk Bey için, Kazasker Efendi’nin
de “Şefîk, Allah beni sensiz bir cennete koymasın!” diye du‘âda bulunduğu dahi rivâyet edilir.
Öte yandan Muhsinzâde Abdullah Hamdî Efendi ile gençlik
yıllarında yazı arkadaşlığı ile başlayıp Kazasker Efendi’nin hânesinde samimî
bir dostluk haline gelerek vefâtına değin devam eden muhâbbetleri, her ikisinin
de mükemmel birer hattat olmalarını sağlamıştır. Nitekim birbirlerinin
eksiklerini izâle etmek için, biraraya geldiklerinde her zaman yazıdan bahseden
bu iki kadîm dostun, girdikleri mecliste herkesin anlayabileceği hususlarda
konuşmaları için hocaları Kazasker Efendi tarafından ikaz edildikleri de bilinmektedir.
Sanat hayatı boyunca hocasının izinde kalan Şefîk Bey’in,
onun vefatından sonraki yazılarında Mustafa Râkım Efendi’nin etkileri
hissedilen kendine has bir şive geliştirdiği tespit edilmektedir. Sülüs ve celî
sülüs ile hazırladığı terkib ve istifler ise fevkaladedir. 2 Kur’an-ı Kerîm ve
8 Delâ’ilü’l-hayrât yazmış olup H. 1260/M. 1844 tarihli mushâf-ı şerîfi hâlen
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’ndedir. Ayrıca Topkapı Sarayı Müzesi
Kütüphânesi’nde de bir “Amme” cüzü
bulunmaktadır.(EH, 272)
Sultan Abdülmecîd’in Fatih’teki türbesinde bulunan yazı
kuşağı ile Kubbetü’s-sahrâ’nın H.1292/M. 1875 yılında yenilenen çini âyet kuşağındaki
Yâsin Sûresi’ni, Bâb-ı Ser-askerî’nin dış kapısı üstündeki “Da’ire-i Umûr-ı
Askeriyye” yazısı ile iki tarafındaki Fetih
Sûresi’nden âyetleri ve Ayasofya Cami’nin mihrâbına mahkûk âyet-i celîleyi de o
kaleme almıştır. Yine burada “Yâ
Hazret-i Sa’deddîn Cibâvî” levhâsı vardır. İcâzetnâmesi
ise Şerîf Muhiddîn Targan’ın vefâtı üzerine Süleymaniye Kütüphânesi’ne bağışlanmıştır.
Sultan Abdülmecîd’in Sakız’da yaptırdığı cami-i şerîfte de levhâları, Bursa Ulu Cami’de de celî sülüsle muhârrer H. 1279/M. 1862-1863 tarihli “Ra’sü’l-hikmeti Mehâfetullah” hadis-i şerîfi ve “Allah Veliyyü’t-tevfîk” evrâdı ile dört çifte vav ve son derece büyük dîvânî hattı ile muhârrer “Tahassentü Bihi’l-mülki ve’l-meleküt” yazısı vardır. Klasik tarzın dışına çıktığı bu yazı türünü de başarıyla uyguladığı görülen hattatın, ayrıca ta’lik hattıyla yazılmış olan
Bu hutûtun emrolub tezhîb ü tashîhi hemân
Eyledi icrâ Mehemmed’le Şefîki nâ-tüvân
beytini de kaleme aldığı anlaşılmaktadır. Hatt-ı ta’liki Melek Paşa hafîdi Alî Haydâr Bey’den meşkettiği bilinen Şefîk Bey’in bu kalemde de son derece başarılı olduğu nakledilmekte ise de âsârı pek azdır. Ancak klasikleşmiş olan ketebesini ta’likle tertip etmiştir.
İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Hattatlar İbnülemin Mahmud Kemal İnal
Şefîk Bey sülüs, celî, nesih, dîvânî ve siyâkātde mertebe-i kemâle yükselen en büyük hattatlardandır. Bu hakîkāti hiçbir hattat inkâr edemez. Esrâr-ı hutûtun en dakik noktalarına vâkıfdır ki, âsar-ı bedi’âsı hoş-nüvisânın makbûl ve mağbûtudur.
Ta’liki, Melek Paşa hafîdi Alî Haydâr Bey’den meşketdi. İki Kur’an-ı Kerîm, sekiz delâ’ilü’l-hayrat, sülüsle murakkā’at, kıta’at ve elvâh-ı dil-rübâ yazmışdır. 1260[1844]’da yazdığı mushâf-ı şerîf, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’ndedir. Başında güzel nesih ile “Mehmed Can Efendi halifelerinden Hacı Mehmed Râsim Efendi’nin yazısıdır. Sultan Mahmud’un câriyelerinden Râyet-keşân Kalfa’nın türbesine vakfolunmuşdur.” muhârrerdir. Müzehhebdir.
Bir mu’amma, hâllinin imkânı yok!