KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri
KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri

شفيق بك

Hattat
تاريخ الميلاد H. 1235
M. 1819-1820
تاريخ الوفاة H. 1297
M. 1879-1880
محل الميلاد İstanbul-Beşiktaş
مكان الدفن İstanbul-Yahya Efendi Mezarlığı

الصور

نبذة عن الفنان

Dîvân-ı Hümâyûn Dâ’iresi’nde Tahvîl Kalemi hulefâsından Sebzî Efendizâde Süleyman Mâhir Bey’in oğlu olup H. 1235/M. 1819/1820’de Beşiktaş’ta, Kılıç Alî Paşa Mahâllesi’nde dünyaya geldi. Tahsîline devam ederken hüsn-i hatta merak duyarak evvelâ Kebecizâde Ömer Vasfî Efendi’nin şâkirdanından Alî Vasfî Efendi’ye, onun vefâtı üzerine de teyzesinin eşi olan Kazasker Mustafa İzzet Efendi’ye devam etti. H. 1251/M. 1835-1836 yılında, henüz onaltı yaşında iken icâzet aldı.

Ertesi sene babasının memur olduğu kaleme hulefa oldu. Dîvân-ı Hümâyûn usûlünce büyükbabası gibi “Sebzî” mahlâsı verildiyse de, bir nedenle kalemi terkederek kendini tümüyle hüsn-i hatta hasretti. Kazasker Efendi’nin adetâ bir ilim, sanat ve musıkî dergâhı olan hânesine devam ederek hüsn-i hattaki mahâretini geliştirdi. Kazasker Efendi’nin H. 1261/M. 1845’te Sultan Abdülmecîd’in imamlığına tayininde de muzıka ve hademe-i hümâyûn hutût muallimliklerine getirildi.

Bu görevi esnâsında, Sultan Abdülmecîd’in fermânıyla Zi’l-ka’de-1265/Eylül/Ekim-1849’da hâcegân rütbesi ile sultanın Sakız’da yaptırdığı cami-i şerîfe asılacak levhaları yazmaya memur edildi. Hususî vapurla Sakız’a giderek, yazdığı levhaları yerlerine yerleştirdi. H. 1271/M. 1855 yılındaki depremde harabeye dönen Bursa Ulu Cami’nin duvarlarını süsleyen yazıların tamiri ile yeni yazı ve levhâların tahrîri için Ser-sikkezen Abdülfettâh Efendi ile beraber Bursa’ya giderek, 3 seneden fazla orada kaldı.

Aralıksız 34 sene muallimlik yaptıktan sonra, giderek artan rahatsızlıkları nedeniyle kendi isteği üzerine 750 guruş maaşla tekaüde sevkedilen Şefik Bey, kısa süre sonra H. 1297/M. 1880 yılında vefât ederek Yahyâ Efendi Türbesi’nin hazîresine defnedildi. Mezartaşının ta’likle yazılmış kitâbesi şöyledir:

Ah mine’l-mevt!

 Çün ecel geldi ana olmaz emân cürmünü afv eyle yâ Rabbe’l-menân mağfiret kıl olmasın hâli yaman mazhâr-ı nûrı şefa’at kıl her zemân Muzıka-i Hümâyûn hocası Hattat Şefîk Bey rûhuna, Fâtihâ. sene 1297    

أعماله

الأقارب

Alî Rızâ Bey
Damadı

الأساتذة

no image
Alî Vasfî Efendi
الأقلام الستة
قاضي عسكر مصطفى عزت
الأقلام الستة
H. 1251 / M. 1835-1836
علي حيدر بك
النستعليق

التلامذة

no image
Alî Hamdî Efendi
الأقلام الستة
Bursalı Mehmed Râşid Efendi
الأقلام الستة
Çırçırlı Ali Efendi
الأقلام الستة
no image
Değirmencizade İbrahim Hakkı Efendi
الأقلام الستة
محمد فهمي أفندي
الأقلام الستة
حسن رضا
الأقلام الستة
حسن تحسين حلمي أفندي
الأقلام الستة
no image
Hûriye Hanım
الأقلام الستة
إبراهيم علاء الدين
الأقلام الستة
no image
Ömer Fâ’ik Efendi
الأقلام الستة
H. 1296 / M. 1878-1879
Süleyman Vasfî Efendi
الأقلام الستة
no image
Samânîzâde Alî Efendi
الأقلام الستة
no image
Seyyid Ahmed Hilmî Efendi
الأقلام الستة
Seyyid Mehmed Mecdî Efendi
خط
Yusuf Sabri Efendi
خط
Fâtımâ Naciye Zehra Hanım
خط

Ketebe.org İsmail Orman

Bilhassa sülüs ve celîsinde kemâl mertebesine erişmiş olan Şefîk Bey’in nesih, dîvânî ve siyâkatte de mâhir olduğunu eserlerinden anlamaktayız. İbnülemin’in “Esrâr-ı hutûtun en dakik noktalarına vâkıfdır ki, âsar-ı bedi’âsı hoş-nüvisânın makbûl ve mağbûtudur” diye methettiği Şefîk Bey için, Kazasker Efendi’nin de “Şefîk, Allah beni sensiz bir cennete koymasın!” diye du‘âda bulunduğu dahi rivâyet edilir.

Öte yandan Muhsinzâde Abdullah Hamdî Efendi ile gençlik yıllarında yazı arkadaşlığı ile başlayıp Kazasker Efendi’nin hânesinde samimî bir dostluk haline gelerek vefâtına değin devam eden muhâbbetleri, her ikisinin de mükemmel birer hattat olmalarını sağlamıştır. Nitekim birbirlerinin eksiklerini izâle etmek için, biraraya geldiklerinde her zaman yazıdan bahseden bu iki kadîm dostun, girdikleri mecliste herkesin anlayabileceği hususlarda konuşmaları için hocaları Kazasker Efendi tarafından ikaz edildikleri de bilinmektedir.

Sanat hayatı boyunca hocasının izinde kalan Şefîk Bey’in, onun vefatından sonraki yazılarında Mustafa Râkım Efendi’nin etkileri hissedilen kendine has bir şive geliştirdiği tespit edilmektedir. Sülüs ve celî sülüs ile hazırladığı terkib ve istifler ise fevkaladedir. 2 Kur’an-ı Kerîm ve 8 Delâ’ilü’l-hayrât yazmış olup H. 1260/M. 1844 tarihli mushâf-ı şerîfi hâlen Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’ndedir. Ayrıca Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi’nde de bir “Amme” cüzü bulunmaktadır.(EH, 272)

Sultan Abdülmecîd’in Fatih’teki türbesinde bulunan yazı kuşağı ile Kubbetü’s-sahrâ’nın H.1292/M. 1875 yılında yenilenen çini âyet kuşağındaki Yâsin Sûresi’ni, Bâb-ı Ser-askerî’nin dış kapısı üstündeki “Da’ire-i Umûr-ı Askeriyye” yazısı ile iki tarafındaki Fetih Sûresi’nden âyetleri ve Ayasofya Cami’nin mihrâbına mahkûk âyet-i celîleyi de o kaleme almıştır. Yine burada “Yâ Hazret-i Sa’deddîn Cibâvî” levhâsı vardır. İcâzetnâmesi ise Şerîf Muhiddîn Targan’ın vefâtı üzerine Süleymaniye Kütüphânesi’ne bağışlanmıştır.

Sultan Abdülmecîd’in Sakız’da yaptırdığı cami-i şerîfte de levhâları, Bursa Ulu Cami’de de celî sülüsle muhârrer H. 1279/M. 1862-1863 tarihli “Ra’sü’l-hikmeti Mehâfetullah” hadis-i şerîfi ve “Allah Veliyyü’t-tevfîk” evrâdı ile dört çifte vav ve son derece büyük dîvânî hattı ile muhârrer “Tahassentü Bihi’l-mülki ve’l-meleküt” yazısı vardır. Klasik tarzın dışına çıktığı bu yazı türünü de başarıyla uyguladığı görülen hattatın, ayrıca ta’lik hattıyla yazılmış olan

Bu hutûtun emrolub tezhîb ü tashîhi hemân

Eyledi icrâ Mehemmed’le Şefîki nâ-tüvân

beytini de kaleme aldığı anlaşılmaktadır. Hatt-ı ta’liki Melek Paşa hafîdi Alî Haydâr Bey’den meşkettiği bilinen Şefîk Bey’in bu kalemde de son derece başarılı olduğu nakledilmekte ise de âsârı pek azdır. Ancak klasikleşmiş olan ketebesini ta’likle tertip etmiştir.    

İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Hattatlar İbnülemin Mahmud Kemal İnal

Şefîk Bey sülüs, celî, nesih, dîvânî ve siyâkātde mertebe-i kemâle yükselen en büyük hattatlardandır. Bu hakîkāti hiçbir hattat inkâr edemez. Esrâr-ı hutûtun en dakik noktalarına vâkıfdır ki, âsar-ı bedi’âsı hoş-nüvisânın makbûl ve mağbûtudur.

Ta’liki, Melek Paşa hafîdi Alî Haydâr Bey’den meşketdi. İki Kur’an-ı Kerîm, sekiz delâ’ilü’l-hayrat, sülüsle murakkā’at, kıta’at ve elvâh-ı dil-rübâ yazmışdır. 1260[1844]’da yazdığı mushâf-ı şerîf, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’ndedir. Başında güzel nesih ile “Mehmed Can Efendi halifelerinden Hacı Mehmed Râsim Efendi’nin yazısıdır. Sultan Mahmud’un câriyelerinden Râyet-keşân Kalfa’nın türbesine vakfolunmuşdur.” muhârrerdir. Müzehhebdir.

Bir mu’amma, hâllinin imkânı yok!