Ahmed Karahisârî
Photos
About Artist
H. 874/M. 1469(?) yılında Afyon Karahisârı’nda dünyaya gelmiştir. Memleketine nispetle Ahmed Karahisârî ismiyle tanınmakttaysa da, asıl ismi Ahmed Şemseddîn’dir. İlk eğitimini memleketinde tamamladıktan sonra İstanbul’a giderek, Halvetî şeyhlerinden Karamanlı İshâk Cemâleddîn Efendi’ye ibağlanmıştır. Ona halife olduktan sonra da tümüyle tasavvufa yönelmiştir.
Ahmed Karahisârî’yi hüsn-i hatla tanıştıran da, Şeyh Hamdullah’ın tilmizlerinden olan şeyhi olmuştur. Muhtemelen ilk yazı derslerini ondan aldıktan sonra, Esedullah Kirmânî’den yeniden aklâm-ı sitteyi öğrenmiştir. Ayrıca Yahya Sofî’den de istifâde ettiği nakledilirse de, doğruluğu şüphelidir. Ancak dönemin en büyük hattatı olan Şeyh Hamdullah'tan uzak durmuş ve kendine mahsus bir ekol yaratmayı tercih etmiştir. Bunda da başarılı olmuş ve ehl-i hiref hattatları arasına girerek, özellikle Kanuni Sultan Süleyman için nice eser vücuda getirmiştir.
Öte yandan bilhassa celi yazıdaki kudreti nedeniyle miri binalarda kullanılacak yazılar da ona sipariş ediliyordu. Mimar Sinan'ın eseri olan Haseki, Mihrimah Sultan ve Şehzade camilerindeki yazıların onun elinden çıktığı anlaşılmaktadır. Ehl-i tarik ve sofî-meşreb bir zât olduğundan, ömrünü mücerret bir şekilde geçirmeyi tercih etmiş olan Ahmed Karahisârî tüm dikkat ve mesaisini sanatına hasretmiş ve uzun bir yaşam sürdükten sonra H. 963/M. 1556 yılında vefât etmiştir. Pîri İshâk Cemâleddîn Halvetî’nin Sütlüce’deki dergâhında medfundur.
Contributions
Masters
Students
Ketebe.org İsmail Orman
Tanıyanların, uzun boylu, zayıf yapılı, temiz esvâblı ve nur gibi temiz sakallı olarak betimlediği Ahmed Karahisari'nin, Arapça ve Farsça’ya vâkıf, elsine-i selâsede şiir söylemeye muktedir olduğunu nakledilmektedir.
Bugün mevcut olmayan mezartaşı kitâbesini bizzat kendisinin kaleme aldığı, tarihini ise oğlu Hasan Çelebi’nin attığı rivayet edilir. Vefâtına Hüdâî Mustafa Efendi “göçdü hayfâ Karahisârî-i pîr” tarihini düşmüştür.
Ketebe.org Muhittin Serin
Bursalı hattat Şerbetçizâde İbrâhim Efendi ile Karahisârî’nin mektupla ve şiir yoluyla rekabet ettikleri bildirilmektedir. Şerbetçizâde Karahisârî’ye gönderdiği bir Farsça beyitte, “Yazının usulünü anlayan kâmil insan lâzımdır, yoksa Yâkut şivesini her nâkıs bilemez” demiş, buna Karahisârî yine Farsça şiirle şu cevabı vermiştir: “İnsaflı insanın gözü gördüğü şeyi cam parçası da olsa inci sayar, hünerli insanın gözü ayıptan pak olur. Hünersizlere gelince onların ayıplamasından korkulmaz. Usturanın ağzı ne kadar keskin olsa kılı keser ama ortadan yaramaz.” Bu çekişme, Şerbetçizâde’nin İstanbul’a gidip Karahisârî ile tanışmasından sonra aralarında samimi bir dostluğun kurulmasıyla neticelenmiştir.
Ketebe.org İsmail Orman
Ahmed Karahisari'nin Türkiye Müzelerindeki Eserleri
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, mushaf-ı şerif (Hırka-i Saâdet, nr. 5) Kanûnî Sultan Süleyman için yazılmıştır
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, kıta (Emanet Hazinesi, nr. 2116)
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, kıta (Emanet Hazinesi, nr. 2199)
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, kıta (Hazine, nr. 2299),
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, murakka (III. Ahmed, nr. 3654)
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, en‘âm-ı şerif H. 961/M. 1554, (Emanet Hazinesi, nr. 416)
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, En‘âm-ı şerif (nr. 1443),
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, Yâsîn-i şerif (nr. 2649), Üsküdar Mevlevîhânesi şeyhi Ahmed Remzi Akyürek tarafından hediye edilmiştir
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, mushaf-ı şerif, H. 933/M. 1527 (nr. 400) Süleymaniye Türbesi’nden alınmıştır.
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, Murakka, H. 940/M. 1533-1534 (nr. 1438)
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, Murakka, H. 954/M. 1547 (nr, 2466),
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, Murakka, H. 960/M. 1553, (nr. 2499) meşhur hattatların yazıları bulunan körüklü toplama bir murakka‘ içinde ketebeli dört kıtası vardır.
Süleymaniye Kütüphanesi, En‘âm-ı şerif, H. 949/M. 1542 (Ayasofya, nr. 19)
Süleymaniye Kütüphanesi, En‘âm-ı şerif (Süleymaniye, nr. 5)
Süleymaniye Kütüphanesi, Kıt’a (Süleymaniye, nr. 15)
İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Mushaf-ı şerif, H. 963/M. 1556 (AY, nr. 6714)
Afyonkarahisar Müzesi, Sülüs hurufat meşk murakka’ı, H. 941/M. 1534, (E1. 6)
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Hüsn-i hatt-ı sülüs ü neshi Yahyâ es-Sûfî’den temeşşuk edip ba’dehu o pençe-i hurşîd-i âsumân-ı irfânî, merhûm Esedullâh el-Kirmânî’den ta’allüm-i dekâyık ile ilm-i hattı müsevvede-i istifâdeden tebyîz edip kalem-i müsennâ ta’bîr olunan hatt-ı celîde kemâli sâ’ir âsârından ziyâde müncelîdir. Süleymâniye Câmi’-i şerifinin tâk-ı kebîrini ve Piyâle Paşa Câmi’inde mastûr “Selâmun aleykum tibtum” âyet-i kerîmesini ve Mi’mâr Sinân merhûmun sebîli ve merkadi târihleri ve Sütlüce’deki Ca’fer-âbâd Tekkesi pîşgâhında medfûn inâbet-kerdesi olduğu Cemâl Halîfe ki, Şeyh İshâk-ı Halvetî’dir, onun merkadi civârında vâki kendi medfeninin seng-i nişanı hattını rakam-ı hindisinden mâ’adâ bi’l-cümle o zât-ı şerif âsâr-ı yâdigâr kılmıştır. Doksan yaşına karîb “merkad-ı hattat” (963) sâlinde hısn-ı hasîn-i hayâttan handak-ı hâk-i siyaha inhitat ile şems-i tâbân-ı vücûdları nüzûl ve kevkeb-i ömrü burc-ı bekada üfûl eyledi. Sâ’ir evsâfı âsâr-ı kudemâya ihâle olundu. Beyt:
Hatt-ı hûb içre beyâza çıkaran kendi özini
Yazınun Karahisârî’dür ağardan yüzini
Hüdâyî Mustafâ Efendi dahi rıhletlerine bu mısra’ı târih eylemiştir:
Göçdi hayfâ Karahisârî-i pir (963)