Hâlid-i Erzurûmî
Şeyh Hamdullah Aklâm-ı Sitte Ekolü
Fotoğraflar
Sanatkâr Hakkında
Hattat Hâlid Efendi Erzurumludur. Doğum târihi bilinmemekle beraber hayâtı hakkındaki mâlûmât da mahdûddur. İstanbul'a ne zamân ve kaç yaşında geldiği bilinmemektedir. Babasının adı İsmâil'dir. Zamânın büyük hattatı Hasan Üsküdârî'den[1] altı yazı nev'ini meşk edip icâzetnâme almış, devrinin en büyük hattatları arasına dâhil olmuş ve birbirinden kıymetli hattatlar yetiştirmiştir. Miladi 1630-31'e tekabül eden 1040 yılında vefât etmiştir. Hakkında bilinenler, iki önemli hattatlar tezkiresinde geçmektedir.
Müstakîmzâde Süleyman Efendi Tuhfe-i
Hattâtîn'inde şöyle yazmaktadır:"Hâlid
bin İsmâil; Erzurûmîdir.
Erzen-i Rûm olmakla dârü'l-husûl İstanbul'a vusûl ve
Üsküdârî Hasan Çelebi merhûmdan hüsn-i hatt-ı Sülüs ü Neshi kemâ-hüve hakkuhu
temeşşuk edüb, ba'de'l-ezn
asrının ferîdi ve akrânının vâhidi olub, Dervîş Ali merhûm gibi kâ´bı
âlî üstâda üstâd olmuşdur. Aklâm-ı gûnâgûnde
âsârı muhalled-nümûn bir pîr-i sâhib-i bürûz u kümûn idi. Şi'r: Halûd-ullâhi
tahkîkün/ Ve lâ fî mülkihi hâlidün/ Ve lâ Zeydün ve lâ Amrün/ Ve lâ Bekrün ve
lâ Hâlidün. neşîdesi üzere (hatm
1040) târihînden sonra dârü'l-hulûd-ı hulde azm-oldı."[2]
Suyolcuzâde Mehmed Necîb
Efendi'nin Devhatü´l-Küttâb adlı eserinde ise: "Hâlid
Efendi, mevlid ve menşe'i Erzurum olup, İsmâil nâm bir zât-ı
celîlin veled-i dil-bendi ve ibnü'ş- Şeyh Hazretleri'nin
hafîd-i sa'îdi ve Üsküdârî Hasan Çelebi merhûmun telâmizindendir. Mehere-i
aklâm-ı sittenin ekmeli Hazret-i Derviş Ali Efendi'nin üstâd-ı pâk-nihâdları ve asrının bî-akrânı,
üstâd-ı bî-müdânîdir. Şeş kalemde
mahâretlerinden mâ'adâ vaz'-ı i'râb ve nukatta yektâ ve nezâket-i kitâbet ve
metânette müstesnâ, vâdîsi güzîde, reftâr-ı edhem hâmesi pesendîde olup, lâkin
sahîfe-i âlemde eser-i mu'teber-i safâ-güsteri nedret üzere vukû' bulmakla
mânende-i kimyâ, dîde-i talebde hüveydâ olmuştur."[3] yazılıdır.
Bu iki paragraf Hâlid Efendi´nin san'atı ve şahsiyetinden haber veren, kıymeti ölçüsüz, güzîde birer metindir. Müstakîmzâde, Hâlid Efendi´nin Erzurum'dan İstânbul'a geldiğini, Hasan Üsküdârî'den bihakkın temeşşuk ettiğini, san'atında yegâne olduğunu belirtiyor ve büyük Derviş Ali'nin hocası olmakla da onun ne denli bir üstâd olduğunu söylüyor. Ayrıca yazı çeşitlerindeki varlığıyla eserlerinin bâki kılındığı bir ulu cevhere mâlik olduğunu söylüyor ve "hatm" (ختم) kelimesiyle vefâtına târih düşürüyor. Arapça şiirde meâlen: "Allah ebedidir hakîkatte ve Onun mülkünde kimse bâki değildir. Ne Zeyd ne Amr ne Bekr ne de Hâlid" söylenmiştir. Suyolcuzâde ise asliyetinin ve doğumunun Erzurum olduğunu, İsmâil Efendi nâmındaki muhterem zâtın evlâdı olmakdan ziyâde Şeyh Hamdullah hazretlerinin torun-ı mânevisi olmaktaki nasîbini ve Hasan Üsküdârî'nin talebelerinden olduğunu belirtiyor. Aklâm-ı sittenin kâmil üstâdı Derviş Ali'nin de mübârek hocası olduğunu, devrinin seçkin ve emsâlsiz üstâdı oluşunu, yazı çeşitlerindeki mahâretinden başka Arapça ibârelerdeki kâideleri ve incelikleri tebarüz ettirmedeki otoritesini, yazışındaki nezâket ve kudretini, yazı vâdîsindeki mevkîini, kaleminin yürüyüşündeki âhengini, nâdir ve mu'teber eserlerinin âlemin sayfalarına yayılmış olduğunu ve tabiattaki eserler gibi kâim bulunduğunu kaydetmektedir.
Nurullah Özdem 2015
[1] Vefat târihi 1023 Hicri, 1614
Milâdi.
[2] Müstakîmzâde Süleymân
Sa´deddîn, Tuhfe-i Hattâtîn, (nşr. İbnülemîn Mahmûd Kemâl İnal),
İstanbul 1928, s.191
[3] Ayşe Peyman, Hat Sanatı
İçin Kaynak Devhatü´l-Küttâb İncelemeli Metin Çevirisi, (Marmara Üni. SBE.
Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Danışman Muhittin Serin) İstanbul 2003, s.134
Eserleri
Hocaları
Talebeleri
Ketebe.org İsmail Orman
Hocası Hasan Üsküdârî’nin
mezartaşı kitabesini yazmış olan Hâlid Erzurumi’nin çok sayıda tilmizinin
olduğu nakledilmektedir.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Erzen-i Rûm olmakla dârü’l-husûl İstanbul’a vusûl ve Üsküdarî Hasan Çelebi merhûmdan hüsn-i hatt-ı sülüs ü neshi kemâ-hüve hakkuhu temeşşuk edip ba’de’l-izn asrının fendi ve akranının vahidi olup Derviş Alî merhum gibi ka’bı âlî üstâda üstâd olmuştur. Aklâm-ı gûn-â-gûnda âsârı muhalled-nümûn bir pîr-i sâhib-i bürûz u kümün idi. Şi’r:
Halûdullâhi tahkikun ve la fi mülkihi hâlidün
Ve lâ Zeydün Ve lâ Amrün Ve lâ Bekrün ve lâ Hâlidün
neşîdesi üzere “hatm” (1040) târihinden sonra dârü’l-hulud-ı bulda âzim oldu.