Hüsâmzâde Abdurrahman Efendi
Sanatkâr Hakkında
Kuzattan Tulumcu Hüsâm Efendi’nin oğlu olarak İstanbul’da
doğdu. Babasının görevi gereği Mısır, Kudüs ve Medine’de maiyetinde bulunarak,
o beldelerin önde gelen ulemasından tahsil-i ilimle, bilhassa tefsir ilminde zamanın
yeganesi oldu. İstanbul’a döndükten sonra Derviş Abdî’den ta’lik meşkederek
icâzet aldı.
Eğitimini tamamladıktan sonra Şeyhü’l-islam Hocazade Mehmed
Efendi'ye mülazım olup onun himmetiyle müderris oldu. Nice zaman tedris-i
ilimle meşgul olduktan sonra tedricen Süleymaniye Müderrisliği'ne terfi etti.
1640’da Anadolu kuzatından olarak ilmiye sınıfına geçti. Haleb ve ardından Şam
Kadısı olduktan sonra 1644’te İstanbul Kadılığı’na tayin edildi.
1649’da Anadolu, 1652’de de Rumeli Kazaskeri olan Abdurrahman Efendi, ertesi sene azledildiyse de, 1655 yılında meşihât makamına erişti. Tarihlere Çınar Vak‘ası’nda olarak geçen karışıklarda azledilerek Filibe’ye sürüldü. 1661’te Kudüs Mollalığı’na tayin edildi. Oradan Anteb’e ve ardından arpalıkla Gize'ye gönderildiyse de, yolda iken H. 1081/M. 1670-1671 yılında vefât etti.
Hocaları
Ketebe.org İsmail Orman
“Fukahâ-yı zürefâdan bir zât olub pençe-gîr bir pehlivân ve nâmlı bir kemânkeş” olan Abdurrahman Efendi, aynı zamanda iyi bir binici idi. Sultân Murad Hân-ı Râbi’e ok atmayı onun öğretmiş olduğu nakledilmektedir. Hat sanatındaki mevki’inin "İmâd-ı Rûm" ünvânına lâyık olacak kadar yüksek olduğu söylenmekteyse de yazısına tesadüf edilememiştir. Mustafa Aşir Efendi Kütüphanesi’nde bulunan H. 1077/M. 1666 yılında istinsah ettiği Esma-i Ashabi’l-kehf Risalesi(415/10) aklam-ı sitte de mahir olduğunu göstermekteyse de, hocası hakkında bilgi yoktur.