İbrahim Re’fet Efendi
Sanatkâr Hakkında
Sultan 2. Mahmud zamanının önde gelen ricalinden olan
İbrahim Re’fet Efendi Edirne’de doğmuş ve tahsilini de orada tamamlamıştır.
Bazı küçük memuriyetlerde bulunduktan sonra, maaşının azlığı nedeniyle H.
1208/M. 1793-1794 senesinde İstanbul’a hicret ederek, Ahmed Câvid Bey’in
şehremînliği esnasında Şehremaneti’ne dahil olmuştur. “Hüsn-i idâresi
takribile müveffâk-ı hıdmet ve mazhâr-ı mukārenet ve nâ’il-i emniyet ve rağbet
olmağla” kısa zamanda göze girerek,
Enderûn-ı Hümâyûn’un tamirâtına nezârete memur edilmiş, bunun ardından Harem-i Hümâyûn’da başlatılan tamirât da onun
riyasetine verilmiştir. Bu vesileyle yakınlaşmış olduğu Şehzâde Mustafa’nın meşk
hocalığına tayin edildikten sonra bahtı açılmış, cülûsundan sonra da hâcegân
rütbesiyle baş-muhâsebeciliğe getirilmiştir.
Bu sâyede sarayda büyük bir nüfûz kazanan İbrahim Re’fet Efendi, 1807 yılının Aralık ayında çavuşbaşı olduğu gibi, musâhib-i şehriyari zümresine alınmıştır. Ancak Sultan 4. Mustafa’nın hal’ ve katledilmesi ile sonuçlanan Alemdâr Vak‘ası’ndaki hizmeti sâyesinde Sultan Mahmud’un da güvenini kazanınca sultanın masraf kâtibi ve ardından da şehremîni oldu. Bu görevde iken İstanbul'daki sahâbe ve evliyâ türbelerinin tamirine nezâret etti. Bu esnada başgösteren nefes darlığı illetinden muzdariben H. 5 Cumade’l-âhire 1228/M. 5 Haziran 1813’de vefât etti. Medfeni malûm değildir.
Hocaları
Ketebe.org İsmail Orman
Memleketinde de hüsn-i hat dersleri almış olduğu anlaşılan
İbrahim Re’fet Efendi, İstanbul’a geldikten sonra da zamanının şeyhü’l-hattatîni İsmâ’il Zühdî Efendi’den yeni baştan sülüs ve nesih
meşkine başlamıştır. Nitekim meşk arkadaşı olan Şânîzâde Ata’ullah
Efendi bu konuda şunları nakletmektedir:
Mukāddemâ yazıya cüz’ice
gayret etdiğinden hatt-ı sülüsde üstâd-ı fâhir olan zemânının şeyhü’l-hattatîni
İsmâ’il Zühdî Efendi’den sülüs ve nesih meşkine
muvâzabet ederek bu takrible beynimizde husûl-i râbıtâ-i şirkete mebnî aralıkda
Ortaköy’de sâhilhâne-i fakire gelüb Zühdî Efendi merhûmla bile haftalarca
beytutet ederek kudret-i fakirânem mertebesinde mükerrem ve mültefet olurlar
idi.
Sicill-i Osmânî’ye göre – başka kaynaklarla teyit edilememektedir - Sultan 4. Mustafa’nın “meşk hocası” olan İbrahim Re’fet Efendi’nin, yazısına tesadüf edilememiş olmakla beraber, İsmâ’il Zühdî Efendi gibi fevkalade bir üstaddan meşketmiş olması, kalburüstü hattatlardan olduğunu göstermektedir.
İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Hattatlar İbnülemin Mahmud Kemal İnal
Cevdet Paşa’nın ifâdesine göre Sultan Mahmud, onu zâhiren
şehremîni yapub batınen saltanatın emîni bilerek gizli muhâbere eder ve Bâb-ı
Âlî’nin marûzâtına onun reyi ile cevap yazardı. İbrahim Efendi ise nüfûzunu
saklar ve muhâbere-i hafiye maddesini pek ziyâde gizler idi. Fekat her istediği
şeyi icrâ etdirirdi. Rüşdî Paşa’yı sadâret kaymekāmlığına sevk ve Hâlet
Efendi’yi pâdîşâha yaklaştıran odur.
Hayatının evvelinde mâ’işet darlığı, ortasında zenginlik, refah, kemâl-i ikbâl ve se’adet ile dem-güzâr ve sonunda nefes darlığı ile târümâr olan bu zât, 5 Cumade’l-âhire 1228[5 Haziran 1813]’de vefât etdi. Medfeni ma’lûm değildir. Yazısını görmedim, İsmâ’il Zühdî gibi büyük bir hattatdan meşk etmesine nazaran iyi yazı yazdığı düşünülebilir. Bizim yazı koleksiyonunda Sultan Mahmud’un “İbrahim Re’fet” tarafından yazılmış bir tuğrası vardır. Fekat o zât, mevzu-ı bahis olan İbrahim Re’fet Efendi değildir.