Şükrullah Halîfe
Şeyh Hamdullah Aklâm-ı Sitte Ekolü
Fotoğraflar
Sanatkâr Hakkında
Mar‘aşîzâde Şeyh
Sinâneddîn Yusuf Efendi’nin oğlu olarak Amasya'da doğdu. Henüz çocuk
yaşta iken babası tarafından Şeyh Hamdullah’ın taht-ı
tedrîsine verildi. Uslanması için çobanlık da dâhil olmak üzere muhtelif hizmetlerde
bulunduktan sonra hocasıyla beraber İstanbul'a gitti. Şeyh’in gözüne girmeyi başarıp ondan el almayı başardığı gibi, kendisini manevî evlâdı gibi
gören hocasının kızı ile nikâhlanarak dâmâdı dahi oldu.
Bu arada Şeyh Hamdullah’tan
sülüs ve nesih meşkederek icâzet almayı da ihmal etmemiş olan Şükrullah Çelebi, hüsn-i hatta kısa zamanda göstermiş olduğu
kudrete istinâden hocasının "hayrü’l-halefi" addedilmiş ve vefâtından
sonra da onun uhdesinde bulunan Topkapı Sarayı’ndaki meşkhâne ile Fîrûz Ağa Mektebi’nin hüsn-i hat muallimlikleri de ona
tevcîh edilmiştir. Senelerce bu mekteblerde hüsn-i hat ta'limi verip yüzlerce hattat yetiştirdikten sonra
Akrabalar
Hocaları
Talebeleri
Ketebe.org İsmail Orman
Fevkalade kabiliyeti ile akrânları arasından sıyrılarak, Şeyh tarzında mükemmel bir hattat haline gelmiş olan Şükrullah Çelebi, hocasının üslûbunun gelişiminde önemli rol oynamış olduğu gibi yetiştirmiş olduğu öğrencilerle de yaygınlaşmasına hizmet etmiştir.
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi’nde Şeyh Hamdullah’ı taklîden yazdığı murakka’ı ile bir En‘âm-ı Şerîf ve Fetih Sûresi’ni hâvî cüzü bulunan Şükrullah Çelebi, yetiştirmiş olduğu yüzlerce hattatın haricinde oğulları Pîr Mehmed Dede, Şeyh Ahmed Efendi, Süleyman Efendi ve Mustafa Efendi ile torunu Mehmed bin Süleyman’ı da hattat olarak yetiştirerek, hattatlığın bir aile mesleği olarak devamını sağlamıştır.
Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin
Amasî’dir. Üstâd-ı agâhları Şeyh Hamdullâh-ı sâhib-intibâhın dâmâd-ı sa’âdet-mu’tâdlarıdır. Hidmet-i ber-devâm hattâ vakt-i iktizâda tabh-ı ta’âm dahi ederdi. Hutût-ı Şeyhâne’de alem ve dest-i melekede vücûhla müsellem olup mesâhif-i şerife ve sâ’ir âsâr-ı münîfesi bisyârdır. Zann-ı gâlib üzere “zann” (950) târihine dek hayâtta idiler. Üstâdları dâ’iresinde medfûndur.