Mâcid Ayral
Mâcid bin Zühdî , ماجد بن زهديFotoğraflar
Sanatkâr Hakkında
Şehremâneti Zıbhiye(Mezbaha) İdâresi Müdürü Zühdî Bey’in oğlu olarak 11 Nisan 1891 tarihinde İstanbul Beylerbeyi’nde doğdu. Tam ismi Hüseyin Mâcid'dir. İlk tahsîlini Beylerbeyi’ndeki Mekteb-i Hamîdî’de tamamladıktan sonra Üsküdar İ’dâdîsi’ne girdiyse de, son sınıfta yaşadığı sağlık sorunları ayrılmak zorunda kaldı. 1908'de imtihânla Evkaf Nezâreti Hey‘et-i Teftîşiyye Kalemi’ne girdi. İstanbul Polis Müdüriyeti Sicil Mümeyyizi iken Devlet-i Osmâniye’nin lağvı üzerine Bâb-ı Âlî Caddesi’nde bir yazıevi açtı.
Ancak Harf İnkılabı’nda o işi de devam ettirme şansı kalmayınca Ankara’ya giderek, Vilâyet Meclis-i Umûmî Kitabeti’nde memuriyete başladı. 1953'te başkâtib iken emekliye ayrılarak İstanbul’a döndü. Akademi'de ve Topkapı Sarayı'nda hüsn-i hat dersleri vermeye başladı. 1955 yılında Bağdat Güzel San‘atlar Akademisi’nin daveti üzerine hüsn-i hat dersleri vermek üzere Irak’a gitti. Türk hat sanatının burada da tesisleşmesine önayak olan verimli bir çalışma devresinin ardından 1959'da Türkiye’ye döndü. Nezâketi ve kibârlığı ile tanınan, her dâim şık giyimi ile dikkati çeken Mâcid Bey, bundan sonraki zamanını yazı yazmak ve eski eserleri incelemekle geçirdi. 19 Mart 1961 tarihinde bir kalp krizi sonucu vefât etderek, Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.
Eserleri
-
Hüsn-i HatH. 1374 / M. 1954-1955
-
Hüsn-i Hat
-
Celi SülüsH. 1380 / M. 1960-1961
-
Nesih, Sülüs
-
Nesih, SülüsH. 1339 / M. 1920-1921
-
Celi SülüsH. 1375 / M. 1955-1956
-
Celi SülüsH. 1372 / M. 1952-1953
-
Hüsn-i HatH. 1368 / M. 1948-1949
-
Celi SülüsH. 1366 / M. 1946-1947
-
MuhakkakH. 1372 / M. 1952-1953
-
Muhakkak
-
Celi SülüsH. 1372 / M. 1952-1953
-
Nesih, SülüsH. 1377 / M. 1957-1958
-
Celi SülüsH. 1379 / M. 1959-1960
-
Sülüs
-
Celi Talik
-
Muhakkak, Nesih, Sülüs
-
Piçide Rumi, Zencerek
-
SülüsH. 1368 / M. 1948-1949
-
Sülüs, Hatt-ı İcazeH. 1373 / M. 1953-1954
-
Nesih, SülüsH. 1365 / M. 1945-1946
-
Celi SülüsH. 1331 / M. 1912-1913
-
SülüsH. 1376 / M. 1956-1957
-
Nesih, SülüsH. 1366 / M. 1946-1947
-
SülüsH. 1371 / M. 1951-1952
-
SülüsH. 1373 / M. 1953-1954
-
Nesih, SülüsH. 1372 / M. 1952-1953
-
Celi SülüsH. 1342 / M. 1923-1924
-
Celi TalikH. 1374 / M. 1954-1955
-
Celi SülüsH. 1376 / M. 1956-1957
-
Celi SülüsH. 1372 / M. 1952-1953
-
SülüsH. 1366 / M. 1946-1947
-
Celi SülüsH. 1376 / M. 1956-1957
-
Celi SülüsH. 1352 / M. 1933-1934
-
NesihH. 1376-1377 / M. 1957
-
Sülüs
-
Celi SülüsH. 1376 / M. 1956-1957
-
Nesih, SülüsH. 1365 / M. 1945-1946
Hocaları
İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Hattatlar İbnülemin Mahmud Kemal İnal
Şimdi Güzel San’atlar Akademisi’nde talebeye nümûne olmak üzere yazılar yazmakdadır. Doktor Süheyl Ünver Bey’in Topkapu Sarayı Müzesi’nde talebeye tezhib ve minyatür öğretdiği mahâlde, hat kısmında haftada bir gün mu’allimlik etmekdedir.
Önceleri
Medresetü’l-hattatîn’e devam etdi. Ta’liki Hulûsî Efendi’den öğrenüb
icâzet aldı. Bir altın sa’atle taltif edildi. Sülüsü – ibtidâî tahsili
esnâsında –
Şefîk Bey’in şâkirdlerinden Beylerbeyi Hâmidiyye Mektebi yazı hocası Alî
Efendi’den ve bi’l-âhare Enderûn-ı Hümâyûn yazı mu’allimi Mustafa Râkım – Unan – Efendi’den, celîyi ise
Tuğrakeş İsmâ’il Hakkî Bey’den meşk etdi.
...
Terceme-i hâline dâ’ir verdiği verakāda “Sülüs ve nesihde Şefîk Bey’in ve celîde Sâmî Efendi’nin yolunu takib etmekdeyim.” diyor. Sülüsü, nesihi ve ta’liki pek güzel yazan değerli hattatlardandır.
Ketebe.org İsmail Orman
Hüsn-i hat sahasına ilkmekteb çağında Şefîk Bey’in şâkirdlerinden olan Mekteb-i Hamîdî yazı hocası Alî Rızâ Efendi’den aldığı meşklerle girmiş olan Mâcid Ayral, daha sonra komşularından Enderûn-ı Hümâyûn Mektebi’nin hat hocası Ahmed Râkım Boren’den istifâde ile ta'likte de maharet kazanmıştı. Me’mûriyete devam ettiği eyyâmda da, babasının teşvîkiyle Medresetü’l-hattâtîn’e girmiş, göstermiş olduğu başarıya istinâden, me’zûniyetinde bir altın sa’atle taltif edilmişti.
Medresetü’l-hattâtîn’deki tahsîli esnâsında Tuğrakeş İsmâ‘il Hakkî Altunbezer’den aldığı derslerle sülüs ve celî sülüste mâhir bir hattat hâline gelen Mâcid Ayral, bilhassa Şefîk Bey’e ait kıt‘a ve murakka’lardan faydalanarak, onun yolunda şaşırtıcı bir kudrete ulaşmıştır. Daha ziyâde Sâmî Efendi’nin üslûbunu benimsemiş olduğu celî sülüsle yazmış olduğu İstanbul’daki Şişli, Levent, Şile, Bebek, Yeşilköy, Murad Paşa, Kamer Hatun, Seyyid Ahmed ve Arap camilerindeki yazıları ise kaleminin kudretine delîldir.
Bunların dışında Bayezid’deki erkek ve kız mekteblerinin levhâlarını, Balmumcu’daki çeşmenin üzerindeki su âyetini, Evkaf-ı İslâmiyye Müzesi’nin ilk levhâsını, Dâvûd Paşa Cami’ndeki bazı yazıları ve İstanbul’un fethinin 500. sene-i devriyesi münâsebetiyle Topkapısı’na asılan kitâbeyi kaleme almış olan Mâcid Ayral âsârına genellikle “Mâcid” imzâsıyla ketebe koymuşsa da, bilhassa erken tarihli eserlerinde “Hüseyin Mâcid”, “Abdü’l-mâcid”, “Mâcid bin Zühdî” imzalarını kullandığı da tesbit edilmiştir.
Türk hat san‘atının büyük bir buhran yaşadığı geçtiğimiz yüzyılın en ma’rûf hattatlarından biri olan Mâcid Ayral, hüsn-i hattaki kudreti ve imzasız yazıların kime ait olduğunu, tarihi ve dönemine kadar tefrîk edebilecek kadar derin hat bilgisi ile hattâtîn meyânında da bir hayli mu’teber olmuştu. Nitekim Bâb-ı Âlî Caddesi’ndeki yazıhânesi zamanın önde gelen hattatlarının biraraya gelerek, hüsn-i hat sohbetleri yaptıkları bir mahfil hâline gelmişti.
1953 senesinde emekli olduktan sonra Ankara’dan İstanbul’a dönerek, Güzel San‘atlar Akademisi’nde ve Süheyl Ünver’in Topkapı Sarayı Müzesi’nde kurduğu nakkaşhanede talebeye hüsn-i hat dersleri vermiş olan Mâcid Ayral, yazı tarifindeki açıklığı ve meşk yazımındaki kabiliyeti ile tâlibân meyânında da bir hayli rağbet görmüştür. Hatta bu şöhreti sınırları dahi aşmış, Irak’dan aldığı davet üzerine gittiği Bağdat’daki mesâ’îsi esnâsında da bir hayli şâkird yetiştirmiştir.