Yesârîzâde Mustafa İzzet Efendi
Fotoğraflar
Sanatkâr Hakkında
Meşhur ta’lik hattatı Mehmed Es’ad Yesârî’nin oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Yazıyı önce babasından öğrenip icâzet aldı. Daha sonra babasının şâkirdlerinden Yağlıkçızâde Mehmed Emîn Bey’den yeniden ders alarak H. 1202/M. 1788 senesinde mezun oldu. Ayrıca Hırka-i Şerîf hizmetkarlarından Seyyid Osmân Üveysî Efendi’den H. 1203/M. 1789’da almış olduğu icâzetname de hâlen Topkapı Sarayı Müzesi’ndedir.
Babası sayesinde iyi bir eğitim aldıktan sonra müderris payesi elde edip İstanbul'un muhtelif medreselerinde görev yaptı. Daha molla olup Anadolu'da bazı mevleviyetleri elde edip tedricen H. 1242/M. 1826’da Mekke Kadısı ve H. 1245/M. 1829’da da İstanbul Kadısı tayin edildi. H. 1253/M. 1837’de Anadolu Kazaskerliği pâyesini elde ettikten sonra Receb-1255/Eylül-1839’da bilfiil Anadolu Kazaskeri olup H. 1256/M. 1840’da Rumeli Kazaskerliği pâyesini elde etti.
Zi’l-ka’de-1258/Aralık-1842’de getirildiği Takvimhâne Nâzırlığı’nda, kendi yazdığı harflerden alınan kalıplarla ilk ta’lik fontları ortaya çıkardı. Bu harflerle ilk olarak H. 1258/M. 1842’de Kassabbaşızâde İbrahim Efendi’nin Risâle-i İtikadiyye adlı çalışması basıldı. H. 1259/M. 1843’te bu görevden azlolunduktan sonra Safer-1262/Şubat-1846’da Rumeli Kazaskerliği’ne tayin olundu ve bu görevde iken H. 2 Şa’bân 1265/M. 23 Haziran 1849 tarihinde vefât etti. vefât etmiştir. Babasının yanında medfun olup daha sonra Fatih Cami haziresine nakledilen mezartaşının kitâbesi tilmizlerinden Alî Haydar Bey tarafından yazılmıştır.
Eserleri
Akrabalar
Hocaları
Talebeleri
İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Hattatlar İbnülemin Mahmud Kemal İnal
Süreyyâ Bey Sicill-i Osmânî’de diyor ki: Nâtuk, hüner ve ma’rifet erbâbından olub musikîde hâce-i zeman ve hatt-ı ta’likde İmâd-ı Rûm idi. Yalanı hakkında “Yemîn etse Yesârîzâde gerçekden yalan söyler.” denmişdir.
Abdurrahman Şeref Efendi Tarih Musâhabeleri’nde diyor ki: Fenn-i musikîde esâtizeden ise de, hatt-ı ta’lik ile iştihârı, mehâret-i musikiyyesine galebe etmişdir. Ehl-i hıbrenin takdirine nazaran pederine tefevvûk ederek kendisine İmâd-ı Rûm ıtlâk olunur imiş...
Şöhretine hüsn-i hattı kadar basit ilmi ve kizb
derecesine varan mübâlağaları dahi hıdmet etmişdir. Sultan Mahmud, İzzet Molla
ile sıkı fıkı ülfetinin hikmetini sormuş. O dahi – yazısı fenâ imiş – “İkimiz
bir araya gelür isek okur-yazar bir âdem oluyoruz!” cevâbını vermiş.
Hakkında “Yemîn etse
Yesârîzâde, aldanma! yalan söyler.” denilecek derecede mübâlağaya mübtelâ olub
birçok fıkraları zebân-zed olduğu gibi bir hayli fıkralar da mü’ahhâren
uydurularak müşârünileyhe isnâd kılınmışdır. Meselâ bir Remezân akşamı kayıkla
Boğaziçi’ne iftara gidüb telâtumun şiddetini ta’rif ederken “Fırtına o kadar
şiddetli idi ki, dalgalar bizim kayığı minârenin şerefesi hizâsına kadar
yükseltiyordu.” deyince, zürefâdan biri, “Ezan vakti kārib idi, heman çubuğu minârenin
kāndilinden yakmalı idiniz.” demiş.
Abdurrahman Efendi’nin söylediği “ehl-i hıbre” kimler ise “babasına dahi tefevvûk” etdiği hakkındaki takdirlerin kābûl edilmesi mümkin değildir. Oğul, pek değerli bir ta’lik-nüvis olmakla beraber babasına tefevvûk edemediği ve “İmâd-ı Rûm” ünvânının oğuldan ziyâde babaya lâyık olduğu müttefîkûn-aleyhdir. Oğulun, babasının tavrından biraz sapdığı, her ikisinin yazıları tatbik olununca ortaya çıkmakdadır.
Ketebe.org İsmail Orman
Hattatlar arasında isminden ziyâde “Yesârîzâde” nâmı ile anılan Mustafa İzzet Efendi, son dönem yazılarında İran üslûbunun dışına çıkmaya çalışan babasının bıraktığı noktadan başlayarak, yavaş yavaş kendini geliştirmiş ve Türk ta’lik hattının günümüze değin sürecek olan kaidelerini oluşturmuştur. Özellikle celî ta’likte göstermiş olduğu kudreti, nice resmî daire ve sâir yapının kapıları üzerindeki inşa kitabesinde görmek mümkündür. Bir diğer özelliği ise şaşırtıcı derecede hızlı ve tashihsiz yazmasıdır.
Eyüp Sultan Cami, Şah
Sultan Türbesi, Arpacılar Mescidi, Bâb-ı Âlî, Alay Köşkü, Hidâyet Cami, Cemâleddîn Uşşâkî Dergâhı, Nusretiye
Cami, Beyazıt Yangın Kulesi, Darphâne-i Amire, Galata Mevlevihanesi, Pertev
Paşa Türbesi, Sultan Mahmud Türbesi, Selimiye Kışlası, Tazıcılar Ocağı ve Koca
Mustafa Paşa Cami’nin inşa ve tamir kitâbeleri onun kaleminden çıkmıştır.
Ayrıca Teşvikiye Cami’ndeki Sultan 2. Mahmud’un tüfek nişantaşları ve Beylerbeyi Sarayı arkasında çeşme ile Üsküdar’daki Sultan Mahmud ve Hamdullah Paşa çeşmelerinin inşa kitabeleri de ona aittir. Bunlardan başka Ayasofya Cami’nde bir levhası, Topkapı Sarayı başta olmak müze ve özel koleksiyonlarda çok sayıda yazısı bulunmaktadır.